2 Nisan 2009 Perşembe

ne umduk ne bulduk

nişantaşı'nda bi kafede garsonların lise üniformalarıyla servis yapan 60 yaşındaki teyzeler olduğunu gördükten sonra şaşırmamam gerekirdi başıma gelenlere ki 10 sene önce olsa nine derdim ben bu teyzelerime. beterin beteri var elbet. izah edelim;

harika bir gece klübü açılmış boğaza yakın bir yerde. böyle mekanlarda eğlenme becerisine sahip birkaç arkadaş program yapmışlar bir cumartesi oraya gidelim diye. şöyle mekan, böyle mekan, reina'ya benzer, öyle ciks... bizim gibi fasıldan sanat müziğinden başka bir şey anlamayan, gürültülü mekanlardan elinden geldiğince kaçan insanları da ikna etmişler tatlı dilleriyle. hazırlanmışız, doluşmuşuz arabalara. ver elini bebek...

otopark yok, vale yok, güç bela park etmişiz arabayı kaldırıma. bir mecaz yok, korna çala çala savmışız kaldırımda yürüyenleri. dört tekeri çıkarmışız geniş kaldırıma. az tarif edelim;

mekanın adı -adı batsın- ışıklandırılmış bir tabela üstüne yazmakta.
birkaç basamak çıkıorsun ki karşılaşıyorsun iri yarı bi adamla. aman ha badigard değil kapıda duran, resmen fedai allahıma.
konsept böyle herhal diyerek giriyoruz karanlık mekana.

minik minik masalar oturuyoruz kızlı erkekli grup olarak bi köşeye. mekan sakin, fazla kimse yok. saat daha erken diyerek bakınıyoruz sağa sola. fonda çalan kamuran akkor'a takılmamaya çalışıyoruz. " bilseydim hiç sever miydim / aşkın sonu bilinir mi"...

pistin ortasında tek başına sallanan kadına -ki kıyafet namına giydiği kumaş parçalarından bahsetmeyeceğim- değinmiorum bile. hoş onu izlerken bıyığını buran adamı görünce dürtüyoruz birbirimizin kolunu kızlarla.

masamıza içki söylüyoruz. masadaki erkekler tedirgin, biz şaşkın. hala diyoruz ki birazdan eğlence başlayacak bu görüntü kaybolacak. ne zamanki boynuna astığı tahta parçasında sigara satan çocuk geliyor yanımıza kızlar başlıyor vızıldanmaya. türk filmi gibi mübarek birazdan çıkacak sahneye kötü yola düşmüş fakir kız. "burası çok ünlüymüş kızım gazete yazdı düşün" diyor masadakilerden biri.

neyseki açıp bakıyoruz menüye ne var yiyecek diye. o an kulakların tıkandığı, gözlerin karardığı an.

konsomasyon: .. tl.

koşar adım kaçıyoruz mekandan.

bu hikayeden anlamamız gereken şudur ki diyerek bağlamak isterdim hikayeyi lakin anlayacak bir şey yok rezilliğin son perdesiydi bu.

burak kut'tan gelsin:
yaşandı bitti büyük bir utançla
konsomatrislerin arasında kalınca
doğru söylesen kimin umurunda
gözüme inanırım
pavyon burası haydiie zıplaa.

7 yorum:

vaudeville dedi ki...

akıakı hay siz çok yaşayınız siyahdalya hanımcığım. lakin hikayenin derinlerinde yatan o büyük sırrı aksi sözlük yazar ve okuyucularının da öğrenmesi babında, zırhacül-i arif san'atına başvurmak suretiyle bir sual yöneltmek isterdim şahs-ı alinize ve hatta yöneltirdim de o beş sene evvelki çılgın adam olsaydım:

"neden bu kadar pahalı ve meşhur bu mekan? he mi?"

siyahdalya dedi ki...

şimdi efenim laf aramızda bu mekana çok ama çok ünlü (mübalağa şart) bir şovmenimiz gitmekteymiş sık sık. günlerden bir gün farkedilmiş bu, akabinde şovmen mahçup, mekan ünlü olmuş. adı kulaktan kulağa dolaşmış, gazetelere çıkmış. gel görki haberi okuyan bizim gibi akıllılar mekanı merak etmiş. meğerse bu şovmen küçük hesaplar peşindeymiş. sevgilileriyle orada buluşurmuş. tahmin edileceği aklının ucundan geçmezmiş. ben diyenlerin yalancısıyım.

ulan adam sevgilileriyle pavyonda buluşuomuş iyi mi? e bize müstehak.

"neden pahalı" gibisinden bir soru yöneltmişsiniz lakin yanıt veremeyeceğim buna. adisyonu görmedim, saolsunlar elimizi cebimize sokturmadı arkadaşlar. "e bari şurda bi çay içelim" dediğimizde ise alelacele evlerimize postaladılar. para suyunu çekmişti zahar.

deatly dedi ki...

yazının bir kısmı benim ot yaşamımı daha bir ortaya çıkardı.

''otopark yok, vale yok, güç bela park etmişiz arabayı kaldırıma...''

vale, kız, papaz, as. valeyi en son mahalledeki kahvehanede gizli gizli poker oynarken görmüştüm bir vale döper vesilesiyle. papaz döper yedi elimi. zaten pek bir beklentimde yoktu valelerden.

demek istediğim vale kavramı o kadar garip geldiki..senelerdir izmir'deyim ve az biraz içmeyi eğlenmeyi severim. ama ne bornova'da ne alsancak'ta vale görebildim. görebildiğim en fazla belediyenin otopark görevlisi ya da bir anda arabanın arkasında bitip ''gel abi gelll'' diye yalandan yardımda bulunan değnekçi.

ceketli ali dayi dedi ki...

siyahdalya,

bir süredir sana sarkıntılık ettiğim için görüşme teklifimi reddedeceğini düşünüyorum. "dostum ceketli ali dayi dedin erkek çıktı" çelişkileriyle başbaşa bıraktım seni defalarca, haklısın. ne desen haklısın gülüm.

ama gerçek şu ki, asıl ben senden tırsıyorum siyahdalya. doğruya doğru. en başta nicklerinle korku salıyorsun. birisi ölüverecekmiş gibi geliyor. sonra bıyığını buran adam gördüm diyorsun, fedai diyorsun, içki içmek diyorsun. ben korkarım öyle şeylerden. 657'ye tabiyim.

siyahdalya dedi ki...

ceketli ali dayı,

aramızdaki yanlış anlamalara bir son verelim istiyorum, nicklerimden ötürü -seninde bildiğin üzere- "yaw ben seni erkek sanıodum" tarzı mesajlar alıyorum bende. bu sende de bir şüpheye yol açtıysa için rahat olsun öncelikle. hoş benim senden yana şüphem yoktu da geçen bana attığın son mesajdan sonra "acaba mı" demedim değil :)

ilgine alakana kayıtsız kalmam mümkün mü dayıcım, görüşme teklifi aylar önce benden geldi. baktım yüz vermedin bende iki adım geri çekildim. kaçan kovalanır hesabı. her vakit yaramıştır işime.

tersimdir falan ama iyi biriyim bakma. biliorsun sende. korkulacak bir şey yok. diğer nick ile sana "yamulturum" gibi mesajlar attığıma aldanma, sönmeyen havamızdan kaynaklanan bir durumdu o.

ha beni seviosan her şeyimle kabullenmeni isterim. içkiyi severim, içmeyi bilirim bunlar seni ürkütmesin gülüm. ben buyum.

ceketli ali dayi dedi ki...

istanbul'a taşındığımdan beri 39kupon biriktiriyorum, daha cuma günü bitti. ama ben de bittim. geldiğimden beri böyle garip olaylar geldi başıma. 'devekuşu kabere' cd seti aldım. bu demek oluyor ki ben metin akpınar hayranıyım.
hayır, bu demek oluyor ki istanbula taşınalı 39+3 gün olmuş. Öyle "aylar önce" falan diyip de beni rencide etme dalyam.

içkiye hala karşıyım ama seni sevdim. öpcem.

siyahdalya dedi ki...

ilahi ceketli sen öldürürsün adamı.

yahu tee geçtiğimiz sene demedim mi sana "geleceğim manisa'ya tanışacağım seninle bitsin bu hasret" diye. "basacağım o ilkokulu, iki pataklayacağım veletleri" demedim mi sana he söle.

aman dalya etme dalya istanbul'a geleyim öle görüşürüz diyerek oyalamadın mı beni hem?

teesüf ederim. biriktirdiğin kupon sayısı ile ispat etmek ister gibisin haklılığını lakin sorun değil. üçe beşe güne aya bakmayalım. görüşelim.

bende seni severim bilirsin.