31 Aralık 2008 Çarşamba

seneye görüşürüz esprisi yasaklanmıştır

13 eyyorlama
blog dahilinde, herhangi bir şekilde "seneye görüşürüz" esprisi ikinci bir emre kadar yasaklanmıştır. yapanlar, böyle bir genci ülkeye armağan eden aileleri ve bu espriyi duyup da yapanın ense köküne dün akşamdan ıslatılmış kütahya meşe odunu ile seri ve öldürücü darbeler indirmeyenler hakkında suç duyurusunda bulunacağım.

ayrıca türkiye, ikinci bir emre kadar yasaklanıp ikinci emri gelmeyen eylem ve durumlar ülkesidir. hatta cümlenin doğasında olan mantık hatasından doalyı bilinir ki ikinci bir emir gelmeyecektir. söyle ki, konumuzu ele alacak olursak:
birinci emir: seneye görüşürüz espirisi yasaklanmıştır.
bunun ikinci emri doğal olarak bunun mantıksal tersi (logical opposite) şöyledir:
ikinci emir: seneye görüşürüz esprisi tüm yurt dahilinde, yavru vatan kıbrıs'ta ve dış temsilciliklerde yapılmalıdır. yapmayanlara sabri sarıoğlu sıfıra inip orta açacaktır.

30 Aralık 2008 Salı

Kıskançlık.

3 eyyorlama
Yaklaşık bir sene önce benjcev' imle telefonda konuşurken birden büyük bir gürültü kopmuş, telefon kapanmış ve bir süre benjcev' den haber gelmemişti. Tekrar konuştuğumuzda "Arkadaş beni Köse Turan'ın orda ittirdi, bisikletin üstüne düştüm" demişti. Köse Turan kim lan demiştim hemen. Ayrıca kimdi o arkadaş, sevdiceğim elini ayağını yara yapan? Turan' mış o da. Ardarda Turan diyince yazı bir garipleşti. Herneyse, Rebeka olsun, Balığın kahvesi olsun, ne olduğunu bile bilmediğim Köse Turan olsun, bunlar hep hiç görmediğim yerler ki benjcev bacaklarımı kırar zaten. "Napçan görüp! Napçan görüp!" dediğini duyar gibiyim. Fakat yazılarda hep isimleri geçiyor. Kıskanıyorum.
O yüzden ben de bu yazımda Kardeşler Kuaför Salonu' ndan bahsedicem. Siz de orayı görmediniz çünkü. Kardeşler Kuaför Salonu kendimi bildim bileli Kurudere ile Çınarlı kavşağında faaliyet gösterir. İçeride fön makinaları, çeşit çeşit saç için spreyler, saçları alüminyum folyoya sarılmış teyzeler, saç boyası katalogları falan var. Gidilcek yer değil. Birsürü teyze, birsürü abla, sürekli bir Avon, bir orflime muhabbeti...
Ühüh. Övemedim.. Övemedim..

soner arıca misali kaybolup gitmek

1 eyyorlama
bize benzemezdi soner. sarı ve uzun saçları ile, avrupa liglerinde orta sıralar mücadelesi veren, adı murat kosova ve güntekin onay dışında doğru söylenemeyen takımlarda oynayan kalecilere benzerdi daha çok. ayrıca, ilk cümlede "soner" dediğimden beri, nebil özgentürk'e benzemeye başladım. pop müziğinin prensi olduğuna inanmıştık veya eskiden takvim gazetesine wikipedia muamelesi yaptığım için çok kerizdim. bilemiyorum.

neyse, yavaş yavaş silindi gitti piyasadan soner. alnın ön kısmındaki saçlar döküldükçe daha bir görünmez oldu. ayrıca, soner'in garip bir huyu vardı, dökülen saçlarını yüzüne fondöten sürerek kapatmaya çalışırdı. garip bir insandı açıkçası. hıh. (hay deli çocuk gülüşü) her dökülen telde, daha bir abandı fondötene. en son televizyonda gördüğümde, babamla çok manidar, dersler alınması gereken bir tartışma yaşamıştık:

+ yavrum, bugün öğretmeninle konuştum, tarihten kalacakmışsın.
- her şey bitmedi henüz. son sınavdan 100 alırsam, sözlüme 100 verirse, bir kulağımızda napoli - udinese maçında olacak. oradan gelecek iyi haber, beni en üçüncü iyiler arasında finalist yapacak.(dayak korkusu maksimumda)
+ saçmalama git ders çalış.

evet, soner'i kimse takmamıştı bizim evde. soner bunu haketmiyordu.

buradan boyalı basına sesleniyorum: bu adamı bulun. ayrıca kendisinin "bir umut" albümünden, aynı adı taşıyan kuzeninin yazdığı "kurnazlık in pasiflik out" şarkısını dinleyin. enfes.
andy warhol'un bir sözü ile bitiriyorum:

"herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak ama ben vallah bu soner arıca'dan bi bok anlamadım, billah anlamadım"

Süngerler ve insanlar üzerine

9 eyyorlama
16:28

Başlıkta yazan süngerden kasıt tabii ki sünger gibi içen insanlar değil(Bi şerif abi değil - ehliyet sınavına girmiş pazar günü yine-). Bildiğimiz bulaşıkları temizlemek için kullandığımız, yumuşak alet.

Eski bir dost söylemişti ilk bunu, bir bulaşık sohbeti içerisinde : "Süngerin uzun süre dayanmasını istiyorsan, bulaşık bittikten sonra iyice temizliceksin aga!". Süngerin içinde kalan deterjan ve diğer zararlı şeyleri temizliceksin... temizliceksin... temizliceksiiiiiiin...

İçerde kalan her şey süngerler gibi insanları da yıpratıyor farkında olmadan. İçinize attığınız en ufak dertler bile sizin daha kolay eskimenize sebep oluyor. Umursamayın, ben öyle yapıyorum...

Salihlinin en güzel mekanı Rebeka
Üzerine sohbetler olur her gidilen barda
Ne oranın tadını, ne sıcaklığını buldum uzaklarda
Gitmek ister tüm müdavimler oraya her hafta
Eskiden toplanırdık her tatilde bayramda
Rebeka kendine aşık ettin zamanla

Atma içine kardeşim, söyle ağzına ne geliyorsa! Delirtmeyin adamı. Bu sanatın en güzel örneklerini dedem gösterir. Hiç bişeyi dert etmez direk sana söyler sen dert edersin. Ule aklıma da örnek gelmedi, gelince eklicem şimdi sessiz sakin teraziyi tıklayalım artı repleri verelim.

ps: bu kadar zaman da böyle saçma yazı, kafam güzel herhalde benim...
17:05

29 Aralık 2008 Pazartesi

türk sinemasındaki "ölürse film biter"cilik akımı

0 eyyorlama
öncüleri, cüneyt arkın, kartal tibet ve hakan şükür'dür. "ölurse film biter"cilere göre, figuran insan vücudu boş bir levhadır (tabula rıza) ve tekmelendikçe, yumruklandıkça eğitilir. ayrıca, baş rol oyuncusu filmin başında ölürse, yaklaşık 5 dakika sonra "oğlu" rolünde filme döner. bu "aynı nehirde iki defa yıkanmaz, yıkanırsa da hoş olmaz ama aynı filmde iki defa rol alınabilir, 3 dedin mi işler değişir aga" prensibidir.

"ölürse film biter"ciler, 'bireyin duygusal yaşantısını dolaysız bir anlatım yerine simgelerle yüklü ve örtük bir dille anlatmayı amaçlar' demek isterdim ama bariz aparkatlarla anlatırlar. bireyin çıkmazlarını, hoyrat yaşanmışlıklarını nefisler nefisi uçan tekmeler, karın boşluğuna sert ve kusturucu yumruklarla ifade ederler. cüneyt arkın, bir filminde "bu ellerle mi?" diye sorması bu akımdaki şüpheciliğin ve goygoyculuğun en iyi örnekleridir. misal, bir yakaroğlan çıkıp da "yok baba, sende iş bitmiş, o ellerle osbir bile çekilmez, ben köse turan'a sorayım" demez. bu akım, "ölürse film biter"cilerin "evet o ellerle"ciler alt koludur. "ölürse film biter"ciler, alman dışavurumculuğunu kendilerince yeni bir yorum getirmişler (daha doğrusu kaba et tabir edilen anüsten anlamışlar) ve dışa dışa vurmak suretiyle sanatlarını icra etmişlerdir. o yüzden ki, çocuklar sokak aralarındaki kavga simulasyonlarında "dışa! dışa!" vurup efekt verirler.

biliyoruz ki bir yerlerde hala çocuklar ağızlarıyla efekt veriyorlar. işte bu bizim hikayemiz, öyle saf öyle temiz.

israil, attığın bombalar bir tarafına girsin

0 eyyorlama

kelimeler kifayetsiz kalıyor yapılan katliama, ağız dolusu küfürler bile yetmiyor israil yönetimine?

geçtim insanlığı, vicdanı; hangi savaş hukuku, hangi uluslararası anlaşma maddesi; sivillerin üzerine bomba atmayı yasal veya meşru kılıyor?

veya ne kadardır bir insan yaşamının değeri? ağzımda tonlarca küfür var, siz ve sizin gibilere; s.keyim dünyanızı da, paranızı da, bombanızı da; dünya üzerindeki 6 milyar insan koysun g.tünüze.

yok yetmiyor, hesap sorulacaktır ama; yüzünüz tükürüklere boğulacaktır, yakındır sonunuz. elinizden geleni ardınıza koymayın şerefsizler, dünya atacak üzerinden sizi.

26 Aralık 2008 Cuma

yağmurda koşan mı daha çok ıslanır yoksa yumurta mı tavuktan çıkar?

0 eyyorlama
kafa karışıklıklarımız çoktur bizim. ama bazen o kadar irrasyonel karışır ki kafamız, tarihi kafa karışıklıklarını bile karıştırırız. hani önermelerden ikisi de yanlıştır, hatta önermeler birbirinden alakasızdır? akp mi daha muhafazakar yoksa chp mi sosyal demokrat sorusu buna örneklerden biridir?

kafa karşıklığı, intizam ile kardeştir. beklenilen aksine kaos ile düşmandır. kafa karışıklığı hiçbir zaman kaos yaratmaz ama ülkede. yunanistan'daki gibi bir isyan olmaz. kafa karışıklığı düzenidir yaşanan, herkesin rolü kafasının karışık olmasıdır. bazı zamanlar, birtakım büyükler, kafası netleşen insanların kafasını tekrardan karıştırmak için müdahelelerde bulunur, ki bunlar bizi 10 yıl geriye götürdüğü söylense de, giden insanlıktır, insanı insan yapan düşüncedir.

kafa karışıklığı unutkanlık ile arkadaştır. toplumsal hafıza zayıflar, unutulmak istenir, unutturulur, hatırlatanlar gözden kaybolur birer. unutma menzilimiz 10 yıllardan günler seviyesine düşmüştür. polis kurşunu ile ölen yüzlerce örnek varken, hatta dün bile olmuşken, yaygın görüş, polisin şüpheli durumlarda adam vurma yetkisinin gerekli olduğudur. veya sivas yangını, maraş ve çorum katliamları unutulur; siyasal islam, şövenist söylemler, ırkçılık hep prim toplar. farklı düşünceler linç edilir. kafa burada nettir işte. linç, kafası karşıklar ülkesinde sabit ve olması gerekendir. ülkücüler satırla yaparken hıncal uluç köşe yazılarıyla tetikler linci.

kafa karışıklığı, geri zekalılık ister yanına. "düşünmeyen - sorgulamayan" kalıbını da kullanmak istemiyorum ama maalesef kullanacağım, "düşünmeyen - sorgulamayan" insanların vücuduna işler, neden? sorusunu sevmez, noldu? sorusunun cevabını çarptırır. geri zekalılaştırır, toplumsal iq'yu yerle bir eder. bunu kahı ilaçlar, içkiler, haplar, uyuşturucular ile dolaylı yoldan yaparken; tüketim ve televizyonla alttan alta işler. ve her zaman geri zekalılığın tüketin ve televizyonla geleni daha tehlikelidir, sinsi gibi işler vücüda, çıkmayacasına.

kafa karışıklığı ülkesinde, zararsız bir yazı. zararsız olduğu kadar da kafası karışık bir yazı. sabahtan beri aklımda şu soru vardı: "yağmurda koşan mı daha çok ıslanır yoksa yumurta mı tavuktan çıkar yoksa 5 kile pamuk mu daha ağırdır?" insan cevaplarken zorlanıyor açıkçası.

24 Aralık 2008 Çarşamba

La Gazetta Della Sport

0 eyyorlama
Başlık nerden geldi diye sormayın okurlarım, bu sitenin mükemmel yöneticileri sıradan başlıkları okumuyorlar. Hele ki Benjcev denilen yönetici sanırım kendi sayfasına Habp yazarının yazılarını getirme diye bir eklenti yapmış. Vay bana vaylar bana...

Dikkatleri başlığa çekerek okumalarını sağlamayı düşünüyorum.

Yazım:
Siz niye yazmıyorsunuz sevgi pıtırcığı yöneticilerim, gönüllerin prens ve prensesi, sabahların seda sayanları. Ama ailenin en küçüğü Habp a çemkirmeye geldi mi, hemen olay yerindesiniz. Ayrı ayrı odalarına çağırıp favorilerimden tutup çektikleri, hatta müdür -bulamadığı cetvelini ararken bile saf duygularımla yerini gösterip akabinde- muazzam el hareketi yaptırıp sonra parmak uçlarıma parmak uçlarıma cetvelinen vurmuştur. Dayak yediğim alenen açık ve nettir. İş bu dayaktan önce nöbetçi yazarla bizleri odasına çağırmaktadır. Delillerim deneme ekindedir. [Avukat olmayı çok isterdim ya.]
/Deneme Eki her çarşamba cuma gazetenizle birlikte bayinizde.\{Eğer ki Sallide yaşıyorsanız bayinizde Della Sport olması kuvvetle muhtemel.}(Haydaaa açıp kapayabileceğim parantez şekli kalmadı.)

Yazımın Özeti: Rebeka nın en önemli personeli Şerif abi asla fotomaç okumaz.

Yöneticiler tarafından çaylak yapılmamak için gerekli tanım:
www.gazzetta.it internet adresine sahip spor gazetesi (spor gazetesi olduğu konusunda şüphelerim Benjcev(dahi anlamındaki Benjcev ayrı yazılır >Yine yaLNış yapmış olabilirim, korkuyorum:<) yok değil. Ne bileyim ya...).

DipNot: Adını google da arayıp bulmuşundur sen diyen Benjcev lakaplı arkadaşım, benim sporla alakamın ne kadar çok iyi olduğunu pek iyi biliyorsun ve spekülasyon yaratmaya çalışıyorsun. Ya da çalışıyorum.

22 Aralık 2008 Pazartesi

deneme

1 eyyorlama
bu yazı deneme amaçlıdır. bakalım yazınca çıkıyor mu diye bakacağım. eğer çıkıyorsa, yazarlarımızın neden buraya ilgi göstermediğini merak ediyorum hakikaten. yakında veli toplantısına çağıracağım, en olmadı odamda toplayıp cetvelimle "izah hareketi yapar" şekli verilmiş ellerine cetvelimin sivri kısmıyla vuracağım, kulaklarını kütleteceğim. biz hüsamettin ölmez'lerden, ümi taytan'lardan böyle gördük.

aha valla çıkıyor. nöbetçi yazar, yazarları odama çağır. ceketli ali dayi'yi bir yönetici olduğu için, o hariç tabi.

İki mikrofon iki adam tek kadın

1 eyyorlama
Çok sevilen bir şarkının klibinden bahsediyorum: Aşk-ı Virane. Benim ki de laf, anlamadınız sanki, başka hangi klipte var ki.

Salihli kaldırmaz aga. Bu ülkenin en moderin, en gelişmiş, en farklı düşünce ve yapıları içinde bulunduran salli bile kaldırmaz zannımca. Gerçi eskiler bilir kahve önünde anahtar atıp yerden anahtarını alan genci. Salli bu kaldırır her yapıyı.

Klibin başından sonuna kadar devamlı bi mikrofonu çaldıracakmış hissi var şarkıyı söyleyenlerde. Kimseye kaptırmamak için devamlı tutuyorlar. Ya da belkide birbirlerine kaptırmamak için olabilir bu uğraş.

Güzel bi aşk şarkısı, ama söyleyenlerin birbirlerine bakarak klip yapmaları, insanın aklına türlü türlü şeyler getiriyor. Benim aklıma bi ton şey geldi misal; zeki, halı saha maçı, kipa, snickers, var mısın yok musun, şelale kebap, c#, patlıcan kebap, sigara, ezogelin corbası....

Senin için kötü be okuyucu!
Ne var yani adamlar titanik gibi sandalın önünde durup şarkı söylüyorlarsa, ne var yani?

Cillop gibi klip olmuş valla! Severek okuyoruz.

16 Aralık 2008 Salı

Yine mi

0 eyyorlama
Yeni Rakı' nın sinemada neyim gösterilen reklam filminde, köhne bir yerde rakı içen o dört yaşlı amcayı her gördüğümde, benjcev ve arkadaşları geliyor aklıma.

Masaya tabak bırakan bir kişi var. Neattırıverdiği pek seçilmiyor:

http://www.dailymotion.com/video/x72wou_yeni-rak-reklam-filmi_shortfilms

15 Aralık 2008 Pazartesi

Aksisözlük' ün Kazandırdıkları

0 eyyorlama
.
1. Bilmem farkında mısınız ama sözlüğümüzün ayarlar bölümünde ceketli ali dayi için yönetici ibaresi kullanılmış. nerden bileceksiniz? benjcev hırsıyla, şahsi çıkarlarıyla, entrikalarıyla yöneticiliğimi harcadı. halbüsü sözlüğü kurarken "seni de yönetici yapıverem tatlım" demişti. sonradan first lady olduk çıktık. diyeceğim o ki böyle naçizane bir ortamda, dıravdan da olsa yönetici konumunda bulunmaktayım. bu benim ilk ve son yöneticiliğim. herhangi bir müdüriyete gelemem gayrı ben. bunu bana yaşatan aksi sözlük oldu.

2. Son zamanlarda çok aksi tavırlar sergilemeye başladım. Özellikle aksisözlük yazarlarına karşı sert bir tutum içerisindeyim.
Bayramda ErdEm'e "Sevgilime suç atıyorsun" diye sesimi yükselttim.
Habp'e "Sen Cafersin" dedim.
benjcev'e "Ben senin için alışkanlık haline geldim artık" demeye getirdim, sallamadı. İtişmeleri gerçek hayata yansıtacak kadar etkilendim son dönemdeki kaos ortamından.

Ayrıca benjcev'in haftalar süren aidat mücadelesi yüzünden gözümü para bürüdü.

3. Yorumlar beni güçlendirdi. oha. Ama hakikaten yazılara anında dönüt olanağı sitemizin en faideli fonksiyonu bence. dönüt çok farklı çağrışımlara sebep olabilir. Buradan küçücük ve sevimli bir insan yavrusu için dölüt tabirini kullanan tıp dünyasını kınıyorum.

4. Balığın kahvesinde kitaplık olduğunu öğrendim. Bu benim gibi bir eğitimci için harika bir haberdi. Sonuçta Almanlar günde 24 dakika kitap okuyorlar.

5. Küçük de olsa bir sözlüğü öylesine sevdim ki, geri kalan tüm sözlükleri bıraktım.

katı olan her şey buharlaşıyor

0 eyyorlama
yine marx'ın kaleme aldığı, güftesini grup yorum'un, düzenlemesini ise dünyadaki tek düzenlemeci olan (zira bütün albümlerin bir yerinde şu ibare bulunur: "düzenleme: ozan doğulu") ozan doğulu'nun yaptığı bir parça ile giriş yaptık programımıza: "katı olan her şey buharlaşıyor". bu sözü, ilk duyduğumda lise 1 kimyası gelmişti aklıma. öss sorulan seneydi lise 1. iyi dinlemiş, notlar tutmuştum. bizim senemizde coğrafya zordu. zaman yetse yine yapardık ama zordu. neyse efendim, işte bu sözü ilk duyduğumda süblimleşen katılar gelmişti, naftalin vs. gibi. örnek verirken naftalinden başka bi s.k yazmayışımdan anlayacağınız üzere kimya unutuluyor. ama yüzme unutulmaz, bisikiete binme unutulmaz. neyse, konuyu beylikdüzü taraflarına (takribi er kişinin ebesinin cinsel organı) kadar dağıtmışız. toparlıyoruz, sonra bir tekrar yaparız müzik dersinde, sonra evde soru çözdü müydük daha iyi anlaşılır mevzu. anlamamıştım marx'ın bu sözünü. ayrıca, marshall bermann'ın aynı ismi taşıyan kitabını okumaya kalkmış, yoğun bir entellüktelite içinde boğlulmuştum. ahmet kaya dinlemeye devam ettim. pratik yaşamların insanlarıydık zira. (pratik yaşamların insanları sözü de lenin'in bir kitabında geçer) neyse akamdemik bir yazı gibi oldu sürekli kaynak veriyorum.

evet efendim. katı olan her şeyin buharlaştığını bugün anladım. eskiden abd başkanlarına süikastlar düzenlenir, bunlar ya son anda engellenir (nixon örneğinde olduğu gibi) ya da başarıyla sonuçlanırdı (kennedy'ler. ulan bu kennedy'ler de ne gerzek aileymiş be, sen koskoca süper güç abd'nin başkanı ol, 2 tane başkan çıakr sülaleden, ama paso süikasta kurban git. olcek iş mi?) ama bugün olan olay ise, tam bir faciaydı. umudum kırıldı. ilk defa bir abd başkanına süikast yerine ayakkabı fırlatıldı. sanki bush abd başkanı değildi de, gizli gizli sigara içerken babasına yakalanmış ergen genç, osbirci sivilceli adamdı.

şu sahne her şeyi anlatıyor:


birader yalnız el maliki'nin de umarsızlığı, dünya s.kime minare g.tüme tavrı da çpk pis be abi. ayrıca, bush'un muhteşem refleksi (11 eylül'ün hemen akabinde afganistan'ı işgal etmesi), hava hakimiyeti (incirlik üssü), karşıdan gelen poazisyonlardaki zaafiyeti (11 eylül yine) eskiden bir kaleci olduğuna delalet. ama ayakkabıdan bir ceylan gibi kaçışı ise görülmeye değerdi.

konuyu bağlayacak olursak: emperyalizme karşı kundura!

Yazarlar Nerede?

2 eyyorlama
Hey gidi günler hey!

Eskiden hergün düzinelerce yazı yazılırdı, sağ frame kendinden geçerdi napıcağını şaşırırdı.
Peki ya şimdi?
Sanırım bu bayram löp löp et, baklava faslı yaramadı bu yazarlara.

***********
Bayramda Benjcev le, gelen bir telefonla hacklenmiş olan siteyi tekrardan ele geçirme çalışmalarımız oldu. Zaman zaman daralsak da 20 dklık bir çalışma, küçük bir yazılım ve mükemmel yöneticimiz Benjcev in dehasıyla siteyi eski haline getirmeyi başardık. Şimdi sitenin ismini verip rencide etmek bize yakışmaz.
***********
Toplu bir zirve yapamadık! Devamlı farklı 3 ve 2 li kombinasyonlar şeklinde 8 günde 50 nin üzerinde zirve yapıldı.
***********
Zirvelerin genelinde sözlüğü nasıl ilerletebiliriz bu tartışıldı, ama cimri yönetici Benjcev bir sekreter tutmadığı için hiç bir şey kağıda dökülmedi, kağıda dökülmeyen fikirler de içilen biralarla uçtu gitti.
***********
Benjcev'in son gün yaptığı çakallık gözlerden kaçmadı. Bütün bayram elini cebine atmayan, atsa da ancak cuwara çıkaran mükemmel adam, son gün haceliz geldiğimden beri para harcatmıyonuz bunu ben verem dedi. Dediği hesap ta 2 bira bi finston layt. Onu da evine giderken tek başına içmek için aldı.
***********
Afedersiniz ama evin azına sıçmışız.
***********
İzmir de yapılan son zirve enfes geçti. Muazzam yerlere gidildi, süper insanlar görüldü. Erdem nickli yazarın ne kadar tanınan biri olduğu bir kez daha anlaşıldı.
***********
Unutmadan Ceketli Ali Dayı da bütün morallerimi bozdu neyse yingemin canı sağolsun.
***********
Yıldızları kopyala yapıştırla yapmadım hepsi el emeği göz nuru, eksiği gediği varsa haber verin düzeltivereyim.

Süper bir bayram geçirttiniz. Bütün yazarlara teşekkürler.
Ben bizzat kendim DAHİL.

5 Aralık 2008 Cuma

çömelmiş adam

0 eyyorlama

biraz önce, isim verip reklama girsin, binlerce okuyanımız olduğu içün haksız rekabet olmasın istemiyorum, çalıştığım şirkette, acil durum tatbikatı oldu. nedir acil durumlar? işte midende hazımsızlık, fermuarı açık unutma, deprem, yangın, sonra sel baskını, çığ düşmesi, teelvizyonda kral tv'nin açılması, süleyman demirel- nazmiye demirel çiftinin cinsel yaşamı gibi acil durumlarda yapılması gerekenleri yaptık.

ama birader, ben sana diyiverem, her acil durumda ilk yapılması gereken eylem çömelmek. ulan deprem oluyor, ateşler çıkıyor; sanki bize köpek saldırmışçasına muamele ediyoruz, çömeliyoruz, belki de çömeşiyoruz. (çömeşmek işteş bir fiildir, karşılıklı çömelmek anlamına gelir)

hayır, biraz önce "büzinus müzınıs" diye aksanlı aksanlı inglizce konuşan adamın çömeşip kafasında klasörle gülümsediğini görünce, insanın hali hazırda tiskinmiş olduğu kapitalizme küfürler yağdırası geliyor.

bence marx'ın das kapital'i yazmasında bu adamın etkisi büyük. bir marx, bir engels bu adamlar kolay bulunan adamlar değil. baksan sakal bırakmış adam. yazıma marx'ın "komünist manifesto"sundaki sözlere ithafen şu cümleyle bitiryorum:

"avrupa'da bir hayalet dolaşıyor. çömelmiş adam hayaleti."

...yemekli kına gecesi yapılacaktır

0 eyyorlama

arkadaşlar söyleyin bana, kulunuz köleniz olayım, bu çiftin düğün davetiyesinde yukarıdaki cümle yazıyor mudur? bu çift, demir yemek masalarıyla bezenmiş sokakta mı evlenmişler, ha diyiverin bana? bir hayat koskoca yalanlar ve manipülasyonlarla geçiyor.

böyle biten cümleleri kaç kere okuduk hayatımız boyunca, yaklaşık 100 cm2'lik kağıtlarda? kaç kişinin aşk yolundaki en önemli dönemeci olan düğün/evlilik mutluluğuna "yemekli" kelimesi ile bizi zorla ortak ettiler?

zorla ak etekli, türkü bakışlı analarımızın, çilekeş analarımızın saçlarını simlediler, ses etmedik; küçük kardeşlerimizi sünnetlikleri, saçma gelinlikleri ile getirdiler düğüne, olur dedik bağrımıza taş bastık; topuz ettiler bacılarımızın, ablalarımızın saçlarını, gözyaşlarımızı içimize döktük; kurbağalama modelinden başka oynama stil bilmeyen babalarımızı amcalarımızı pistlerde yavrusnu kaybetmiş zebraya çevirdiler, görmezden geldik; abilerimizi, gençlerimizi sarhoş edip, kravatı kafalarına kravat, bellerine ceket bağladılar, uzaklara daldık.

sırf şu sihirli üç kelime, sekiz hece için: "yemekli kına gecesi". nedir bu yemekli kına gecesi? bu düğün çorbasının, keşkeğin ve taze fasulye'nin içindeki etken madde nedir ki biz bu hale geldik? ne zaman başlamıştı bu havlu uğruna katlanılan konvoylar, düğün alayları, beceriksiz damat halayları?

4 Aralık 2008 Perşembe

c vitamini eksikliği

1 eyyorlama
c vitamini eksikliği, çoğu insanda iskorbüt hastalığına yol açarken, türkiye'de, "gıdasızlık'tan üşütme" hastalığına yol açıyor. bu cidden araştırılması gereken bir konu! belki de "iskorbüt", bir balık türünün ismini andırdığı için (baba haliç ne iskorbüt yapmış haaa!), biz iskorbüt olmuyoruz. şu hayatta iskorbüt olan biri tanımıyorum.

ayrıca, ilaç kullanırsan bir haftada, kullanmazsan 7 günde geçen hastalık gibi gıcık şekilde tanımlanan gribi geçirmek için portakal-mandalin'e başvuran bir milletiz. peki ya ne olacağıdı? bilmiyorum.

damar damar üstüne binmesi gibi bir rahatsızlık da var. çok korkuyorum.

2 Aralık 2008 Salı

Hi to California

1 eyyorlama
Aslen bu yazıyı yöneticilerin piri, gönüllerimizin sahibi, sabahların sultanı benjcev in yapmasını isterdim. Sebep ingilizcesi yok denilecek kadar az olan ben buradan kaliforniya ya sesleneceğim.

Dear reader from California,

I am happy, very very happy. Ask why i am happy. Because when i look the map which shows as readers locality, i see that someone read us from California.

Take care yourself.
Habp.

Ps: Say hi to Arnold Schwarzenegger.

Çevirisi ingilizcesi benden kötü olan insan varsa diye:

Kaliforniyadan okuyucu değerli,

Mutluyum, çok mutluyum, k.çımın kanatları vuruyor birbirine. Sor neden mutluyum. Çünkü the haritaya baktığımda ki bu harita hangi harita? Bize siteye girenlerin mekanlarını gösteren harita, kaliforniyadan(from) birinin bizi okuduğunu gördüm.

Kendine care(dert, tasa, kaygı, önem) al.
Habp.

Not: Arnold Schwarzenegger e hi de.

"g.t benjcev" etiketi hakkında

3 eyyorlama
herhangi bir sitenin yöneticisine bu kadar kötü davranılmadı -ki bu yönetici gecesini gündüzünü bu koskoca sistemin devamını sağlıyorken. kim yaptıysa ortaya çıksın diyeceğim ama kimin yaptığını da çok iyi biliyorum. buradan isim verip, küfür edip, ErdEm'i rencide etmek, toplum içinde "incide etmek" istemiyorum.

"kötü söz sahibine aittir" derler, hatta olay daha da gıcıklaşırsa "kendi diyen kendidir" derler, iyice çirkinleşirse mevzu "aynaaaa" derler. ben buradan ErdEm'e sesleniyorum:

o laflar boy boy, yaşasın backstreet boy (en son grup dağılmış, grupta sadece en tipsizlerini nöbetçi bırakmışlar diye duydum, o yüzden çoğul eki yok)

not: kimse, bizim orada "g.te g.t derler" diye yorum yapmasın, silerim. bizim orada "göte göt derler", sansürlemezler. çünkü hoş olmaz.

ayrıca, böyle sanal gündemler yaratıp, aslında sıkı-fıkı olan arkadaşlarımla danışıklı-dövüşüklü-dıbışıklı işler çevirip siteyi canlı tuttuğuma dair eleştiriler alıyorum. yok öyle bir şey, 20 yıllık arkadaşım, g.t benjcev diye etiket koymuşsa, ben arkadaşlığımı sorgularım arkadaş.