12 Kasım 2010 Cuma

Lady Gaga'nın Kurban Bayramı Heyecanı

0 eyyorlama

Bundan bir kaç ay öncesiydi....
Sabah geç kalktım, beş dakika içinde giyinmek zorundaydım.
Yola çıktım.
- ulannn kirli pantolonu giymişim!
Neyse.
Gevreğimi aldım, servisi beklerken gözümde kalan çapakları sildim.
Derken servis geldi.
Oturduğum koltuk da -çok affedersiniz- kıçıma batıyor, uyuklayamadım.
Neyse.
Geçtim masama aldım çayımı.
-ulan az bi' açılayım nette sörf yapayım dedim.

Keşke o an netim kesilseydi de ömrümce bir daha nete giremeseydim.
Keşke o an orada olmasaydım, yaylalarda olsaydım.
Ama çok geçti ve hayatımı değiştirecek o manzara karşımdaydı:





****

Leydi Gaguk'u tanıyalım öncelikle:
Kendisi 24 yaşında,
Feysbukta 10 milyondan fazla hayranı var,
Milyarlarca kez izlenmiş videoları.
Alejandro'su Poker Face'i...
Kadın yıkıyor ortalığı..

Peki şimdi?
Leydi Gaga dedin mi aklıma gelen şey ne? Kavurma.
Dolayısıyla, kurban bayramı.

Tam tersinden gidersek, malumunuz kurban yaklaşıyor.
Aklıma gelen ne? Kavurma.
Dolayısıyla, Leydi Gaga.

Bir de TIME dergisinde yılın insanı olmaya aday kendisi.
Listedeki diğer isim kim?
Recep Tayyip Erdoğan.

Neyse, ya ben bir şey demiyorum.
Buradan Leydi Gaga'nın kurban bayramını kutluyorum.
El öpenleri çok olsun.

cennet ülkemizin derman bulmaz bir yarası: förstleydilerimizin çılgın giyim zevki ve toplumsal rüküşlük

3 eyyorlama
lan şu şan ve şeref dolu öğrenim hayatım tek bir tez yazamadan bitip gitti ya, böyle her başlığım tez başlığı gibi olsun; hayatım dipnotlarla kaynakçalarla dolsun istiyorum. benimkisi de böyle bi merak işte...

söz konusu saygıdeğer förstleydilerimizin birer fotoğrafını koymak istemiyorum şuracığa. zaten herkesin belleğinde rengarenk bir sayfa vardır kendileriyle alâkalı.

9 Kasım 2010 Salı

Bazen Hiç

0 eyyorlama
Babam çocukluğumda bir musiki ustasından bahsederdi.
Eserlerini besteler, ateşe atarmış bu adam.
Hatta bestelerini kimseler duymasın diye uşaklarını da sağırlardan seçermiş.
Adamın biri sağır taklidi yaparak uşaklık yapmaya başlamış ustanın evinde ve ateşe atılan besteleri kurtarmasıyla besteler günümüze ulaşmış.

Bu ustanın adını bilmiyorum, gugıl'da çıkmadı.

Ama bu adam hep kafamın bir köşesinde kaldı, gerçek olmasa bile ben onu yarattım kafamdaki şirinler dünyasında. Hala uslu bir çocuğum.

Bir şeyler yaratıp, onu yok etmek tanrısal bir zevk olsa gerek.
Ya da, onu çok değersiz görmek.
Ya da, o kadar değerli ki kimse duymamalı gibi bir anlayış olsa gerek.

Nedir bilmiyorum.
Ama bende asla varolamayacak bir bakış açısı bu ondan eminim,
Zira bilgisayardan uzak kaldığım bir ortamda "akşam tıvit'e bunu bunu yazmalıyımmm" diye geçiriyorum kafamdan, "feysbuka koymalıyım bu resmiii" diye çırpınıyorum.

Bilgisayar başına geçiyorum ve feysbuka "gösdeee bugün süperdiiii ahaha" yazıp tıvit'e Can Dündar sözleri kopyalıyorum.
Sırada sözlükler ve bloglar. Gelsin bitişik dahi anlamındaki de'ler, gitsin virgüller. Ama tavrım net; "Yaa çok düz bi' adamım ben bak ahahah, ne kadar da şapşalım!" Uç uç böceğim oh yeah.

Nereden nereye, bugün o usta ile karşılaşsam mesela..

Bestesini yutüp'e yükletirdim.

Yapardım.



8 Kasım 2010 Pazartesi

on beş kişiye saldırdım

5 eyyorlama
insanoğlu akıl sağlığının kıymetini iyi bilecek aga. üzerine titreyecek, pamuklara sarmalayacak. akıl sağlığı mühim. misal şu şarkıyı dinledikten sonra, akıl uzunca bir süreliğine hastalanıyor. hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.



bir stüdyo dolusu insanın çılgınca eşlik etmesi.. ben çıkıp biraz dolaşayım. temiz hava iyi gelir belki. ya da bikaç kişiye saldırıp stres atarım. otobana çıkıp kollarımı iki yana açarım. yaparım bişeyler.

bu da stüdyo kaydı. full versiyon.

3 Kasım 2010 Çarşamba

yeşil peri gecesi

2 eyyorlama
öncelikle, google'da bu kitabın ismini aratıp da buraya düşecek olan sevgili edebiyat dostu güzel insanlar, gidin burdan! bu bir kitap eleştrisi, yazar güzellemesi filan değil.

kitabevinin beleş (ne kadar çirkin bir kelime beleş) gazetesinde iki sayfalık bir söyleşi yapılmış bu kitabın yazarı ayfer tunç'la. tipik edebiyat dergisi söyleşilerinden biri: kendi bilgisini de gözler önüne sermeye çalışan bir sorucunun uzunca sorusu ve o anda bambaşka kafalar yaşayan yazarın net yarım sayfalık ve soruyla pek de alakalı olmayan cevapları...

imam hatipte okurken varlığına inandırıldığım ve o gün bugündür omzumda gezdirdiğim yazıcı melek şu anda tüm melekliğini bırakıp galeyana gelse ve "lan yavşak, kitapçıdan beleş yayını emmiklemişin, ki zaten o alışveriş merkezine gitmenin sebebi de tuvalete girmekti, söyleşiyi de eve dönüşte uykun gelip de durağı kaçırmayasın diye okudun. neyin artisliğindesin sen" dese ne cevap veririm bilemem.



evet! milyon dolarlık yatırımı, koskoca alışveriş merkezini işeme amaçlı kullanıyorum. geçerken de kitapçının beleş yayınlarını broşürlerini filan emmikliyorum. ama bu sayede muazzam edebiyat birikimi yaptım. ve şunu gördüm ki, son dönem türk romanında "len kitaba öyle bir isim vereyim ki okuyucu ne bok olduğunu idrak edemesin" furyası var. yeşil peri gecesi nedir? ben şu küçük beynimle (beyincik) bu isimleri bi yere oturtamamanın esrik sancılarını yaşıyorum ve bu yüzden sık sık psikoloğuma seğirtiyorum. trajik acılar içerisinde kendimi şiirin o dingin ve uçsuz bucaksız ummanına bırakmaktan başka çarem kalmıyor...

ben kitap yazsam ismini yeşil peri gecesi koymam misal. ekmek derim, kapı derim, otobüs derim, çam diplerinde kozalak derim.. elle tutulur, kafayla idrak edilir şeyler söylerim.

şu anda büyük ihtimalle ayfer tunç ablaya haksızlıklar yapıyorum. kitap muazzamdır belki. varoluşun sancılarını hafifletecek (çok söyleşi okudum şu yaşa kadar, öyle böyle değil) şeyler vardır. ama aga, böyle ergen kızın öykü-şiir defterinde sıkça rastlanan tipte isim koyarsan kitabına, koşarak uzaklaşırım. okumam! dizi izlerim mal olurum. aha sorumlusu da sizsiniz derim!

son olarak, akşam otobüste "vay beeh, adama bak, şu saatte ayakta dikildiği otobüste edebiyat dergisi okuyor. hey mübarek ki, gözlerinden bilinmeyen bir masal ülkesine kelimeler fışkırıyor" diye gaza gelen sayın yolcular, işin aslı öyle değil. okumazsam uykum gelir, durağı kaçırırım, ankara'nın ayazında sokak sokak evimi ararım. ziyan olurum.

1 Kasım 2010 Pazartesi

çocuk olma züleyha!

2 eyyorlama
saldıray abi'yi özlemişim. o manada değil lan, yanlış düşünüyorsun..



pardon senin bacınıdı deel mi bu?