28 Şubat 2011 Pazartesi

aksi beta versiyon 404

4 eyyorlama
her boş bakkal gibi, tarttım: 50 gr. bu gramaj sizi aldatmasın; sadece darasıydı, netiydi, brütüydü derken bu rakkam 100'lere bile vuruyor. evet, artık sizce de biraz daha minimal, biraz daha çağın gerekliliklerine uygun bir tasarımımızın olması gerekmiyor muydu? bence gerekmiyordu, ama işte yaldır yaldır html koduna girişirsen, sonun bu olur. yine bir tasarımı daha bozdum ve ortaya yepis yeni bir tasarım çıktı. artık şundan da eminim ki, bütün büyük buluşlar ve keşifler, sarsak, sakar ve bir o kadar da gudubet mucitlerin, mevcut ayarı bozmasıyla olmuyor mu? çok da emin değilmişim, cümlenin başında emindim ama cümle uzadıkça tereddütlerim oldu.


misal, bir kristof kolomb veya amaarika vespuçi, artık hangisiye, varolan hindistan'ı bozup "lan bu kıta olmadı galiba" diyerek yeni bir kıta icat etmediler mi? veya sir isaac newton, nimetle şaka olmaz kafasında düz bir adam olsa, o elmayı üç kere öpüp alnına koymaz mıydı? ha keza, arşimetus cünup olmasa hamamda ne işi olurdu?


bugün, şöyle bir durum da oldu: nikim yok benim a.k.a nyb; bana "aga aksiye ulaşılmıyor. büyük ihtimalle kovuşturmalar, soruşturmalar başlayacak hakkımızda. hakkını helal et, buraya kadarmış" diye adeta çarlık rusyasından bolşevikçe dalınca muhabbete, sen beni bir panik al! aklımda, işkencede liderimiz f16_incirlik'in kim olduğunu söylemediğim -ki hala ben de bilmiyorum- sahneler geliyor, adeta pankart pankart, bayrak bayrak direniyorum iktidara ve onun ideolojik aygıtlarına, misal jop gibi. ve sonunda olan oluyor... sonra blogun ziyaretçilerinin katılımıyla, adeta gövde gösterisine dönen merasimimde arkadaşların, yoldaşların arkamdan "anısı mücadelemize renk kattı" dediğini duyar gibi oluyorum.


işte bütün bunlar, 2-3 saniyelik süreçte geçti aklımdan. ve hemen blogu kapatayım derken html koduna dalmışım. tagler falan hep açık kalmış. aksi'miz adeta saadet partili bir arkadaşın açtığı şu bloga benzedi; bar bar bağırıyor "recai kutan" diye.


neyse, bahar temizliğini de yapmış olduk böylece.

20 Şubat 2011 Pazar

de hele kurban, dayanır mı buna can?

5 eyyorlama
Bu akşam hiç yoktan en az 25 tel saçım beyazlamıştır; alnımda ve göz çevrelerimde en az ikişer çizgi daha belirmiştir. Cebren ve hileyle aziz beynimin bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve her köşesi bilfiil işgal edilmiş de olabilir. Bu akşamı yaşayacağıma anamdan libyalı doğaymışım da bir ömür Kaddafi'nin kıvırcık saçlarının altında inim inim inleyeyemişim...

İnönü'de fenerbahçe'den 4 gol yenilen bi maça şahit olacağıma bir işte daha iflas edeymişim daha az çökerdim. Vergi affıynan, taksidinen çeknen senedinen bi şekilde düzlüğe çıkardım.. De hele kurban, 6 tane yediğinizde nasıl ayakta kalabildin? Nasıl büsbütün eriyip gitmedin? Can nasıl dayandı aga? Kafa nasıl uçup gitmedi uzak diyarlara?

Halbuki kaç aydır izlemiyordum maçları. Beşiktaş'ı yavaş yavaş bırakıyordum. Akciğerlerim beyazlamaya, kalbim daha randımanlı çalışmaya, başım daha zehircesine işlemeye başladıydı. Bu akşam o maçı izlememe vesile olan sözüm ona dostlarımın 90'ı bir ömür frikikten kurtulmasın inşallah!


6 Şubat 2011 Pazar

korku

3 eyyorlama

haberin metni açılıncaya kadar, anamdan emdiğim süd burnumdan geldi. kalmamın garanti olduğu sınav sonucunun açıklanması gibiydi. neyse ki biz değilmişiz. hemen kapattım haberi, kimbilir hangi garibanın blogu. ama bizim evlere yazı gelmeyecek ya, ohh deymen keyfime. zaten en alttaki notta da belirtildiği gibi habp ve erdem arkadaşlarımız bütün sorumluluğu üstlerine aldılar, olası bir davaya karşı. öyle de harbi adamlar. mahkemede "arkadaşlarım adına ben özür diliyorum hakim bey"den başka bir savunma da bilmezler ya, neyse.

ama aksi'ye dokunmak kor gibi yürek; kafam kadar bilek, makakula kadar baldır ister. milyonları dökeriz sokaklara da geri dönün desek kimse bizi dinlemez o saatten sonra. hee, ona göre.