26 Nisan 2009 Pazar

devlet dairesindeki mazlum kalem

sadece devlet dairesindeki kalemler değil kastım. iddaa bayindeki, bankadaki ,postanedeki kalemlerden de bahsediyorum. ulan kıvrandırmayın malaklar: beleş kalem diyorum ya kapiş?

olm prangalar var lan bu kalemlerde. artık kurumları nasıl canından bezdirdiysek bildiğin 'kelepçe' kullanıyorlar artık kalemleri muhafaza etmek için.

sen yapmadın mı? delikanlı ol iki dakka! hiç sebil, beleş bi kalemi araklamadın mı? dur araklamak ağır oldu biraz. yani cebinde unutmuşsundur mutlaka, kapıdan çıktıktan sonra fark etmişsindir de "bu da benim kısmetimmiş hafız muhahaaa" diye hayvanca kahkaha atmışsındır sokak ortasında ve geri dönüp de bırakmamışsındır o kalemi. heee o kalemin hakkı misli misli çıkar senden sonra ama olsun. (ben baya baya annem gibi konuşmaya başladım ya du bakalım)

askerlik şubelerinde, bankalarda, postanelerde, vergi dairelerinde, nüfus müdürlüklerinde, kurum tarafından, vatandaşın kullanması için bırakılan kalemlerin art arda araklanması sonucu geliştirilen metod, beni hüzünlendiriyor. "yarraaaaam senin başka işin gücün yok mu diyen arkadaşlara", "duygusal bi adamım mnskym" diyorum. duygusal, 1.90 boyunda, rasta saçlı, masmavi çekik gözlü, kaslı falan bi adamdan hoşlanan arkadaşlar özele gelsin diye de ekliyorum. yok olm böle bişi ilyas salman gibi adamım haa!

nerde bi kalem görsem kıçından başından bi iple bağlanmış, ben o kaleme mazlum derim aga. o kalemleri araklayıp özgürlüğüne kavuşturmaksa tam bi tutku benim için. ohhşşşş!

1 yorum:

Griffith dedi ki...

ben bilog diye buna derim.

11'inizi de kutluyorum.

bravö.