30 Nisan 2009 Perşembe

Heyecan bastı yaralı yüreğimi...

Merhaba içimizi ısıtan güneş, merhaba güzel çiçekler, merhaba küçük kuzucuk, merhaba aksi sözlük... Allahım heyecan doluyum. Klavyeme doğru süzülen şu damlalar sevincimden a dostlar, a canlar... Yok ağlamıyorum, çay içerken sakarlık ettim o damlalar süzülüyo klavyeye. Battı ortalık. Umarım yazıyı bitirene kadar dayanır klavye.

Sabah saat çalmadan uyandığımda bugünün farklı olduğunu anlamıştım. Uyku sersemi olmama rağmen son damlayı başarıyla ekarte etmem ikinci işaretti. Servis beklerken yanıma gelip, elinde cep telefonu olmasına rağmen bana saati soran güzel kız bugüne dair beklentilerimi iyice yükseltmişti.

İş yerine ulaştığımda, haftasonu yapılan ERP upgrade'in (bilenler bilir ne pis bir şey olduğunu) bütün artçı şoklarının kesilmiş, insanların normal bir şekilde çalışmaya başlamış olduğunu gördüm. Panik telefonlar yoktu, planlamadığım herhangi bir iş yoktu. Zaten cuma tatil diye bir yayma hissi gelmiş üstüme...

İşte bu hissiyatla herkesin benim gibi olduğunu varsayarak msn'den salça olmaya başladım tanıdıklarıma. Meğer işin rengi farklıymış. Hakkaten çalışan insanlar var şu hayatta. Girizgâhı biraz uzun tuttum kusuruma bakmayın, heyecanıma sevincime verin...

Mal mal oturup insanları taciz ederken yeni bir iletim olduğuna dair uyarıyla zıpladım yerimden. Çay da o esnada döküldü zaten. Uyarı AKSİ'den geliyordu. Yazarlığa kabulüm için imzalamam gereken belgeler olduğunu, aksi genel müdürlüğünün girişindeki görevliye "pamuk helvalar pembe, yeşil cevizler kafese" diyerek gizli bir bölüme alınacağımı yazıyordu. Ayrıca kolanın formülünden daha az kişinin bildiği adres de şifreli olarak iletilmişti mailde. Şifreyi çözerek doğru adrese gitmem yeterliliğimin son kanıtı olacaktı. Demek aylardır okuyucu/yorumcu olarak gösterdiğim performans dikkatle takip edilmişti. Hakkımda bilgi taraması yapılmış, vukuatsız nüfus cüzdan suretimin gerçekliği denetlenmişti. Babamın bahsettiği cevapsız aramalar da sanırım aksinin ailemin güvenilirliğini denetlemesiyle ilgiliydi ya da babamın sapığı var, aramalar devam ederse olay kesinleşecek.

Şifreyi çözüp ilgili adrese gittim ve şifreyi söylediğimde görevlilerin yüzündeki o ifadeyi gördüm. Seçilmiş insanlardan biri olduğumu bana ifade eden o bakışlar, gururla doldurdu yüreğimi. Hadi artık gizli bölüme gidelim dediğimdeyse yediğim dayağın detaylarına girmek istemiyorum. Sanırım bu da dayanıklılık testiydi. Ama geçmiş olmalıyım ki yazarlığım onaylanmıştı.

Yapımda ve yayında geçen herkesin eline sağlık, çok güzel olmuş lan, yedik biz o küçük kuzuyu...

Hiç yorum yok: