20 Şubat 2009 Cuma

Kopya çeken adama bir de bu gözle bakmak

.
Bütün gün "kopya çeken adama bir de bu gözle bakmaktan tiskindim" diyip durdum içimden. Hiç bir şeye konsantre olamadım. Hatta o kadar sık tekrarlıyordum ki, bir ara dışımdan da söylücem diye çok korktum.
"Öğretmen gözüyle". Hazır sen merak ederken söyleyeyim.

Çok salaksınız çocuklar. Yeni nesil öğrenciler size diyom. Öyle kopya çekilmez. "Silgi alışverişi son bulsun" dediğim an sıçtınız kaldınız. Bir plan program yapılmamış önceden belli ki. "Elimle 1 yaparsam a şıkkı, 2 yaparsam b şıkkı, 3 yaparsam c şıkkı" denmemiş. Ya tırtolar ya!

Size çok içten bir itirafta bulunacağım. Ben de kopya çekemezdim. Hep "Gözlüklüsün, daha rahat kopya çekersin" dediler. Güya hoca nereye baktığını göremezmiş. Gözlük olduğu için çekemezdim halbüsü. O yıllarda 4 numara idi miyopluğum, kendi kağıdımı bile göremiyordum. Yoksa atom mühendisiydim bugün.
Herneyse. Bugünkü yaşadıklarım çok kötüydü.
Bilenler bilir müzikçi Deniz Hoca'yı. "Lütfen çaktırmadan çekelim" demişliği vardır sınavın ortasında. İşte o hoşgörülü mantığa sahibim. Kıymetini bilin.
Ulan zaten ilkokul 3. sınıfsınız, topu topu 3 şık var sorularınızda. Silgi alışverişiyle geçmez koca ömür.

9 yorum:

Adsız dedi ki...

bilinen en eski çaredir silgi alışverişi bi kere. yazmak zordur üzerine. üstüne farkedilmeyecek kadar küçük, okunabilecek kadar büyük yazma becerisi ister. "silgi alışverişi son bulsun" da ne demekmiş?:)

hem yakını uzağı göremezsin sen çocuk da ona güvenior olacak ki çaktırma gereği görmemiş. hıh.

hoşgörülü olduğunu kanıtlaman gerekir önce. hele koy o gözlükleri bi masa üstüne. topu topu 3 şık için kitap mı açaydı caanım çocuklar?

dalya

Adsız dedi ki...

öncelikle yorumda müstehcen içerik olabileceğinin uyarısını yaparak söze girmek isterim.

hemen yukarıda dalya imzasıyla yorum yapan ziyaretçinin -ki kendisinin siyah bir dalya olduğundan hiç şüphem yok- aydın bir cumhuriyet kadınına, aynı zamanda hem mustafa, hem de kemal olmayı başarabilmiş ulu önder atatürk'ün "öğretmenler! yeni nesil sizin esiriniz olacaktır! hastası olacaklar ortamlarınızın!" deyu seslendiği bir öğretmenimize karşı elin bacaksız ilkokul 3'teki itlerini savunmasına anlam veremiyorum.

sorarım sana bre dalyan! enis olan ismimle ilk cinsel çağrışımlı esprinin yapıldığı sınıf hangisi? bir değil, iki değil, evet, tam olarak ilkokul üçüncü sınıftır. peki, dünyanın en saçma kafiyesine sahip "bahçelerde kereviz, sksin seni ecevit" şeklindeki ilk hakarete maruz kalışım kaçıncı sınıfa tekabül ediyor dersin? evet, o da ilkokul üç. pekiii, benim okul hayatım boyunca ilk kopya çektiğim sınıf hangi sınıf? ilkokul beş. ben biraz gerizekalı olduğum için iki sene geriden estirebilmişim ortamlarda.

ayaanı deng al.

imza: vazelin for hayrettin...

Adsız dedi ki...

bana baksana bi sen,

ilkokul 3. sınıfta öğretmenimiz değişti. yerine gelen öğretmen beni sevmedi. alem içinde rencide etti, sınavlarda omzum ardında dikildi. parmak kaldırmadım "serra kalk tahtaya" dedi, bi iki cetvel yemişliğim de var, çöp kutusu başında dikilmişliğim de. - kalem açmadık elbet, sol ayak havadaydı-

bundan sebep o çocukları bastım bağrıma. cin gibi bebeler baksana.

müsamaha gösteremem kopyaya müsamaha göstermeyen örtmene.

elin bacaksız itleri demişin. kınıyorum seni enis efendi.

Adsız dedi ki...

demek öyle, çabuk adını soyadını veriyorsun bana o öğretmenin! hayır şiddet uygulayacak değilim, sadece takıldığı kahvehaneyi öğrenip, bütün parasını üteceğim itin. öyle ki kaybettiği bütün paraları abaküste sayacak hırtlamboz, ayın sonunu nasıl çıkarırım diye kerrat cetvelinden faydalanacak. öyle ayak dikmeler, cetvelle dövmeler falan nedir ya, hesabını sormazsam en terbiyesizin evladı da benim. böyle de adanmış bir insanım.

arkadaş, bu öğretmen milletini anlayamıyorum, bırak çeksin kopyayı sabi, niye geriyon ki veledin ortamını, sen hiç olmadın mı ilkokul 3'te? kopya çekerken yakalandınız deyip kağıdımı işaretleyen asistan var lan, e aynı sınıftaydık daha geçen sene, hacı sabahları sert sigara içebiliyom deyip malbuşlarıma yamanan sen, kağıdımı bırak kurşun kalemi, geç tükenmez kalemi, dolma kalemle işaretleyip mürekkebini kağıdın arkasına geçirecek kadar hırs yapmayı hangi kitaptan öğrendin it? tixiniyorum lan.

yalnız herif nasıl kıvırdı, bir yorum arayla nasıl döndü lafından. böyle de güven vermeyen bir adam, her devrin adamı oldum, eski diyanet işleri başkanı mehmet nuri yılmaz oldum yaban ellerde...

Adsız dedi ki...

ha şöyle...

siyahdalya dedi ki...

-bu adsız çok olmaya başladı.
ha şöyle ha böyle falan. söyledim deng alacak ayaanı.

hele sen demişsin bunları, efe efe konuşamaz daha adsız denen adı batasıca.

nasıl sakinleştim bi anda ama, kuzu gibi oldum yaban ellerde...

benjcev dedi ki...

ben ilkokul üçte, tahtaya kalkdığımda altıma işedim lan. ama iyi saklamıştım, pantalonum kadifeydi. kimse çakmamıştı. habp benim ilkokuldan sınıf arkadaşımdır. sor habp'e, bilmez.

şiş habp, özür dileyerek söylüyorum, hani üstüne sildiğim sıvı, mataramdan değildi. o sası ve kesif koku da selmandan değil benden geliyordu. kih kih.

he konu kopyaydi di mi?

Adsız dedi ki...

ekip işi bi kere.

mimik kaslarını güçlendirir.

heyecanlandırır.

paylaşmayı daha o yaşta beller çocuklar.

emme velakin panikten sebep sürekli öğretmeninin gözünün içine bakan çocukla gözgöze gelmemeye çalışmalıdır öğretmen.

farkedildiğini anlar ise kaskatı kesilir, morarır, hırçınsa kendini yerden yere atar, utangaçsa mosmor olabilir garibim.

ben çocuğa çocuk demem kopya çekip o dersten zayıf not almayıorsa.

not kır bi şeyler yap, silgiyi uzatırken uyarma ama. çocuğun el havada, silgisi avucunda kalmasın.

Adsız dedi ki...

"ilkokul öğrencilerinin dünü, bugünü, yarını" konulu panele beni tekrar konuşmacı olarak çağırdığınız için teşekkür ederim.

madem ki konu kopya ve altıma çöğdürmek gibi muazzam bir skalada kendine yer bulmakta o halde ben de iki anımı paylaşmadan geçemeyeceğim.

ilkokuldaki sıralar pencereye dik uzandığı için girintili çıkıntılı olurdu, öğretmen de sınav kağıdının altına kitap koymamızı salık verirdi. sabahtan altına koyacağım kitabın kapak kısmına kopyaları yazdımdı. kopya çektiğimi fark eden sıra arkadaşım tarık (ki kendisi benden üç yaş büyüktü) "bana da kopya ver lan" deyince, onun da kağıdını beslemiştim. gel gör ki sevgili dostum tarık, işi bitince beni adeta paçavra gibi bir kenara atarak "öğretmeniiiim, enis kopya çekiyoo, bakın kitabına yazmış" demişti. tenefüste tarık'ı döveceğime olan inancım yediğim her yımrıkta ve uçan tekmede yerini "anama nasıl açıklayacam lan yakamdaki kan lekesini" düşüncelerine bırakıyordu. bu arada ilkokul 5'te idim bu elim vakayı yaşadığımda.

işemek konusuna gelecek olursam, bu sefer birinci sınıftayken öğretmenin "yarın resim defterinizi getirmezseniz kızarım" uyarılarına rağmen resim defterini unutmam üzerine dayak yeme korkusuyla zorla altıma işemiştim. öğretmenin sınıftan görevli olarak gönderdiği aylin isimli kız, abimin sınıfına girerek umarsızca "öğretmenim, beni şenel hoca gönderdi, haluk abi'nin kardeşi enis altına çiş yapmış" deyivermiş ve okuldan eve gidene kadar abimden "rezil ettin lan beni" sözleri eşliğinde yiyeceğim enfes bir dayağa sebebiyet vermişti. şimdi de ne zaman zor durumda kalsam, zorla altıma işerim. misal kız arkadaşım dün akşam beni çok sinirlendirdin diyerek hesap mı sordu, kendimi affettirmek için hemen altıma işeyiveririm. açıklayamayacağım bir durum varsa direkt patır patır sıçarım.

böylelikle karizmamın litre litre tükenişine sebebiyet veren aksi sözlük'e teşekkürü borç bilirim.

Obicen Kenobi dedi ki...

Şu satırları okudukça hüzünlendim. İlkokul boyunca hiç kopya çekmedim diye hayıflandım (benim hiç kopyam olmadı amca). Bırak kopya çekmeyi varlığından haberdar değildim. Okul olarak komple malmışız ya, koca okulda bir allahın kulu mu haberdar olmaz kopya olgusundan??

Ama bu mallıktan ortaokul ve lise yıllarında, kör olma pahasına gözlüğün camını balmumuyla kaplayıp üstüne iğneyle kopya yazmak, pazar işi dijital saatlerin içini çıkarıp iğnelerle tertip edilmiş kayan rulo kağıtlar kullanmak gibi uç noktalardaki uygulamalarla kurtuldum.

Şimdi buradan K.Ö.Ö.K. (Kopyacı Öğrencilere Özgürlük Komitesi) adına, tüm örtmenlere sesleniyorum. Farkında olduğunuzu biliyoruz, kağıttan not kırın, aileyi toplantıya çağırın ama herkesin ortasında rezil ederek özgüveni yıpranmış çocuklar yetiştirmeyin. Böhü...