31 Mayıs 2009 Pazar

ligin son haftalarında amaçsız takımın taraftarı

ilk önce açalım, amaçsız takım nedir? orta sıralarda olmayı garantilemiş, düşmeyle işi olmayan, ama avrupa'ya gitmek gibi bir derdi de olmayan takım, "amaçsız takım" olarak geçmektedir. yani, "amaçsız takım", bir erdal gibi, bir nuri gibidir. ne bir berkay, ne de bir selman'dır. etliye sütlüye karışmaz, maçı ver dersin verir, al sen yen dersin yener.

biraz önce gördüm, düşme potasındaki antalyaspor, amaçsız takım ankaragücü ile karşılaşıyor. antalyaspor'un osuruğu düğümlenmiş, her an düşebilir, düştü düşecek. ankaragücü ise şerefsiz gibi, "atsam atarım ama bak atmıyorum" dercesine, elindeki kopmuş paket lastiğini çekmiş, her an bırakabilmenni gerilimini veriyor. rahat ya artık, düşmeyecek ya. sanki müdür yardımcısının azarlamak için çağırdığı öğrenciye, kara haberi "olm hoca seni çok pis skerticekmiş" şeklinde veren adam.

maç orta saha mübadelesi şeklinde geçerken (oyuncular bir o tarafa bir bu tarafa geçiyordu çünkü), bir şekilde antalyaspor golü attı. bir baktım ankaragüçlüler tribünde tren yapmışlar geziniyorlar. maçın sonucu ile alakaları yok, lig nolmuş, kim düşmüş umurlarında değil. öyle takılıyorlar, zıplıyorlar falan. öss'den sonra eve gelip duvara mel mel bakan post-lise sendromlusu gibi.

çok istedim onlar gibi olmayı, bu üzüntülü mayıs gününde.

Hiç yorum yok: