7 Mayıs 2009 Perşembe

aşk acısı çocukları

29 mayıs 2009 tarihinden itibaren tnt ekranlarında...

(fragman)

- abi ben necla'ya acayip aşık oldum ya..
+ olum daha kızla tanışmadın bile. ne aşkı?
- karışma lan sen herşeye! zaten her skime muhalefetsin. arkadaş mısınız oğlum siz?( konu bir anda genellendi) hiçbiriniz mutlu olmamı istemiyorsunuz. kimsesizzzzz yanlızımmmmm.

çan çan çan çan.. çenene, mantalitene, hayat görüşüne sokayım.

sanırım tv de dönen diziler sonrası türedi, aşkın acı çekmeyle bütünlülük içerisinde olduğunu düşünen adamlar. işin aslı bu adamlarla pek alıp veremediğim yok. çünkü bu modeller genellikle içip içip ağlayan, ya da bir süreliğine eve kapanan tipler. yani zararsızlar. benim sorunum bu modelin modifiye edilmiş haliyle. sorunum ''aşk acısı çekiyorum, hepinizi skerim 1.6 tdi'' lerle.

düz mantıkla herhangi bir duygusal çöküntünün kime ne yaptırıcağı hiç belli olmaz. bazısı içine atar, bazısı dışa vurur. yani şöyle bir şey var; aşkın acısını çeken bilir. ama ben bilmem. çekmedim hiç. yani çektimde aşk acısı değil. en fazla bir adult forum downloadı sonrası çektim, ama onunda aşk acısı olduğunu zannetmiyorum. fakat zamanın birinde en samimi arkadaşlarımdan birinin bu acıyı bana görsel olarak ispatlamışığı var. eğer bir insan, kız arkadaşından yeni ayrıldığı bir dönemde kendisine mendil satmaya çalışan bir çocuğa bir anda sarılıp ağlayabiliyorsa aşk acısı diye bir şey vardır. ya da mencilci çocuk o arkadaşın yıllar önce dünyaya gelen oğludur. mendilci çocuk, kanser annesinin tedavi masraflarını mendil satarak karşılamaya çalışmaktadır. hayatın yükü mendilci çocuğun omuzlarına daha bu yaşta binmiştir.( hangi yaşta?) kendilerini terk edip giden babasına nefret doludur. ama bilmiyordur ki zengin babası aile baskısıyla çok sevdiği kadını terk etmiştir. ve bilmiyordur ki zengin babası çok sevdiği kadının hamile olduğundan habersizdir. mendilci çocuğun gururlu annesi hamile olduğunu çocuğunun zengin babasına söylememiştir. mendilci çocuk, hiç duymadığı baba şevkatini yol üzerinde kendine sarılıp ağlayan bu zengin adamda, bir an içinde olsa duymuştur. zengin baba diyoruz ama bizim arkadaşın götte don yok. o yüzden ikinci senaryo tırttt.. yani aşk acısı diye birşey vardır.

vardır, ama bazıları bu acıyı o kadar çok yaşar ki cinnet geçirttirir. günün on saatini uyuyarak, geri kalan ondört saatini aşk acısı çekerek geçiren bu tipler haftada en az üç kere aşık olur, bu aşklarında en aşağı iki defa aldatılır, beş kere terk edilir, takriben bir kerede sevgililerini bir zenci ile yatakta basar. sonrasında da gelip kafa sker. bir süre sonra söyledikleri, anlattıkları rutine bağlar;

- çok seviyoruım, çok seviyorum, çok seviyorum, çok seviyorum..karşı masadaki kızda acayip güzelmiş ya..ne diyordum ben? haa, çok seviyorum, çok seviyorum, çok seviyorum....

bu durumdaki birine verilecek karşılıklar çok önemlidir. çünkü klasik aşk acısı çocuğu söylediklerinizi sadece sklemezken, diğer modelimiz saldırı için fırsat kollamaktadır;

- çok seviyorum yaa..
+ olum sktiret, takma kafana.
- nasıl takmayayım ya! nasıl takmayayım! zaten sen ne anlarsın ki aşktan, sevgiden. kalpsiz, duygusuz ibne..

ya da;

- çok seviyorum yaa..
+ olum salla o kızı. o kızdan hayır gelmez sana.
- ne yani sen necla'ya horspu mu diyosun? kaşar mı diyosun? ne diyosun bilader sen?
+ lan ne alakası var?
- olum bak konuşma azını burnunu kırarım senin. sen ne biçim konuşuyosun lan ibne. senin var ya ben..

velhassıl kelam, aşk acısı çeken tiplerden mümkün olduğunca uzak durulması gerekir. çünkü bu adamlar bir süre sonra kalpte olur olmaz çarpıntılar ve büzükte şiddetli basınçlar yaratabilicek tiplerdir. inanmıyorsanız açın youtube'den demet akalın'ın slow şarkılarından birini , dinleyin. üç dakika içerisinde hem kalbiniz, hem kalçanız dağılıcaktır..

Hiç yorum yok: