30 Aralık 2008 Salı

soner arıca misali kaybolup gitmek

bize benzemezdi soner. sarı ve uzun saçları ile, avrupa liglerinde orta sıralar mücadelesi veren, adı murat kosova ve güntekin onay dışında doğru söylenemeyen takımlarda oynayan kalecilere benzerdi daha çok. ayrıca, ilk cümlede "soner" dediğimden beri, nebil özgentürk'e benzemeye başladım. pop müziğinin prensi olduğuna inanmıştık veya eskiden takvim gazetesine wikipedia muamelesi yaptığım için çok kerizdim. bilemiyorum.

neyse, yavaş yavaş silindi gitti piyasadan soner. alnın ön kısmındaki saçlar döküldükçe daha bir görünmez oldu. ayrıca, soner'in garip bir huyu vardı, dökülen saçlarını yüzüne fondöten sürerek kapatmaya çalışırdı. garip bir insandı açıkçası. hıh. (hay deli çocuk gülüşü) her dökülen telde, daha bir abandı fondötene. en son televizyonda gördüğümde, babamla çok manidar, dersler alınması gereken bir tartışma yaşamıştık:

+ yavrum, bugün öğretmeninle konuştum, tarihten kalacakmışsın.
- her şey bitmedi henüz. son sınavdan 100 alırsam, sözlüme 100 verirse, bir kulağımızda napoli - udinese maçında olacak. oradan gelecek iyi haber, beni en üçüncü iyiler arasında finalist yapacak.(dayak korkusu maksimumda)
+ saçmalama git ders çalış.

evet, soner'i kimse takmamıştı bizim evde. soner bunu haketmiyordu.

buradan boyalı basına sesleniyorum: bu adamı bulun. ayrıca kendisinin "bir umut" albümünden, aynı adı taşıyan kuzeninin yazdığı "kurnazlık in pasiflik out" şarkısını dinleyin. enfes.
andy warhol'un bir sözü ile bitiriyorum:

"herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak ama ben vallah bu soner arıca'dan bi bok anlamadım, billah anlamadım"

1 yorum:

ceketli ali dayi dedi ki...

Ben "Soner Arıca kaybolmaz" diyenlerdenim. Çünkü o Kadir İnanır'ın yeğeni. Kadir kayboldu mu? O zaman o da kaybolmaz.