5 Mart 2010 Cuma

paranoyak pollyanna

böylesine aliterasyonik başlığı heba etmeden "hadi selamün aleyküm" diyip yazıyla vedalaşmam gerekiyordu. çünkü ben şeye çok özeniyorum, hani böyle akademik ve steril yazılarla polemik yaratan insanlara...

babam: oğlum öyle kavgacı şeylere özenme. kendini sevdir insanlara.
ben: ne yani, sigaraya başlayacağıma, kahve köşelerinde sürteceğime, polemik yaparım. sence de daha iyi değil mi?
babam: tamam yap ama, derslerini etkilemesin.

mevzuya ufaktan girelim. bugün asansörde, beyaz badi üzeri kırmızı süveteri ve ayak bileklerine kadar uzanan kot eteği ile bir kızın arkadaşına "try your best" dediğini duyduktan sonra çok sinirlendim. hayır, böyle manzaralara alışkın bir insanım. bu gözler; abimin bol eşortmanüstü ve ondan çok daha bol kotunun altına giydiği bilekli beyaz spor ayakkabılarla; sünnetimde çifte telli oynadığını gördü. görüntü, giyim tarzı asla sorun değil benim için. abimin mc hammer olmadığını not olarak ekliyorum.

ama, o giyim ile tavırlar birbiri ile tutmalı. "hayırlısı neyse o olsun", "allah güç guvvat versin" diyecek diller "try your best" dememeli. kapalı alan fobimin üzerine halüsinasyon gibi indi karı şerefsizim. şakağında kıvırcıklanan saçlar ile gözlüğünün uyumuna bakmadan "try your best" dedi yaa. normalde kapalı alan fobisi olmayan adam, o manzarayı abdi ipekçi spor salonunda görse, klastrofobinin en güzel örneklerini sergiler, dış basında ses getirir.



neyse. konuyla alakasız gibi olacak ama, daha sonrasında bağlayacağımı umarak başkabir mevzuya değineceğim. bu dünyada honduras milli marşı kadar ilginç bir şey varsa - honduras milli marş senin neyine, o da nobel ödüllü edebiyatçının, dombalak futbolcudan bozma kahvehane ülkücüsünden "akıllı ol" uyarısıyla karşılaşmasıdır. hayır siyasi bir derdin varsa, anlatırsın düzgün şekilde. adam daha ne kadar akıllı olacak lan?

çelişkiler ülkesiyiz. bir tarafımız çok iyimser, diğer yanımız korkudan gölgesine düşman kesilecek derecede manyak.

misal, türkiye'nin jeopolitik konumu ve bor madeni potansiyeli, bu ülkede kahvehanelerdeki geyiği harlamasından başka bir boka yaramadı zannımca. gerçi o dönem bile geçti. günümüzde, bor madeni konuşulmadan aylar - yıllar geçiren kıraathanelerin sayısı binlerle ifade ediliyor. durum o kadar vahim. artık yeni trend, dünyayı yöneten 7 aile geyiği. geçen gün, berberde saçlarımı kırptırıyordum, berberin sebepsizce "dünyayı 7 aile yönetiyormuş" demesiyle, benim boynumdaki önlük ve coğrafya dersinde gece-gündüz örneği verebilecek görsellikteki saçlarımla dükkandan fırlamam bir oldu. hayır tavır şu: "dünyayı 7 aile yönetiyormuş. benim yeni haberim oldu amına koyayım".

ben galiba yazıyı bağlayamayacağım. zaten bi boka benzemedi yazı da. en başta demem gereken şeyi, şimdi diyorum:

"hadi selamün aleyküm".

Hiç yorum yok: