14 Eylül 2009 Pazartesi

mesaj-ı mürsel

adam gibi bir başbakanımız var. bunu övgü veya yergi için söylemiyorum. baya bildiğin adam gibi. hani "sokaktaki adam" kadar yüzeysel, "kaçın lan, adam geliyor"daki adam kadar korku verici. hani, başbakanlık konutundan al, kahvehaneye koy sırıtmaz. "görev adamı"ndaki adam.

geçen haftaki sel felaketinden sonra "ağır olur derelerin intikamı" demiş. birincisi o dere değil, deve. ikincisi, kendisinin o ana kadar duyulmamış atasöz ve deyimleri ortaya çıkarma gibi bir huyu var zaten, bir de başbakan olunca çekilmez oluyor. çünkü ver ediyor atasözünün, özdeyişlerin gözüne. yani, yarın bir gün, hani olmaz ya, oldu da bir gün içinde nüfus patlaması yaşandı ve türkiye 150 milyon nüfusa ulaştı. bu adam demez mi "görkemli olur fakirlerin orgazmı" diye, orçun kunek misali? demez demeyin, başbakanımız bugüne bugün "kuş kafasından kavurma olmaz" şeklinde bir atasözünü gün yüzüne çıkarmış bir insan.

insanın "bu atalar benim olamaz" diyesi geliyor. başbakan beni dedemden soğutuyor. belki de bu atasözünü benim dedem çıkardı? sayın başbakan, siz benim anlı şanlı sülalemin psikolojik sorunlarını neden ulusal düzeyde gündeme getiriyorsunuz? ne istiyorsunuz dedelerimden? dedebaz bir ülke olduğumuz bir gerçekken, neden ha? kim veya nasıl? 2n 1k, bir de kısa marlboro.

bir de tayyip erdoğan'ın genelde söylediği atasözler, çok gizli kalmış bir gerçeği de gün yüzüne çıkarmıyor. ibret almaya kassan alınmıyor. örnekler:

mesela yukarıda bahsettiğim, "kuş kafasından kavurma olmaz". zaten midem bulandı, böğür böğür kusasım geldi bu atasözünden dersler alacağım, kıssadan hisseler alacağım diye. rüyalarıma girdi. babam elinde tencereyle geliyor. şimdi burada anlatırken bile bak tüylerim şey oldu, bir açıyorum tencereyi. "kuş kafası kavurma" yaptım diyor bana babam. kuşbaşı olmasın diyorum. kuş kafası diyor. babam levent kırca'ya dönüşüyor. asıl en feci kısmı ise, ben de olacak o kadar parodilerindeki uzun adama dönüşüyorum. "mieevlüüt ustaa, hhhieey" diyorum. işte o adam (vakit gazetesi tarzı)

bir diğer örnek, "kurbağanın vakvağası suyu bulandırmaz". vakvağa ne? vaka-i vakvağa mı ne vardı tarih dersinde. onu da kurbağalar değil yeniçeriler çıkarmıştı. ha dersen ki, osmanlı'nın çöküşündeki en büyük sebep, orduda insanların değil kurbağaların kullanılmasıydı, işte o zaman anlamlı olur. işte o zaman bambaşka şeyler konuşuruz. siğil toplum örgütleri var bir de.

Hiç yorum yok: