20 Kasım 2009 Cuma

yolda bulunan parayı mususi etmek

mülkiyetin doğada bulunan en saf halidir, yoldaki sahipsiz para. hele insanlık için küçük ama gündelik işler için büyük bir miktarsa, değmesinler keyfimize. örneğin 5 tl veya 10 tl. çok büyük mutluluk kaynağıdır kağıt para bulmak. paranın ilk görüldüğü andan cebellezinin bitimine kadar olan süreç şöyle işler:

1. "aha para galiba lan bu" süreci. buna farkediş süreci de diyebiliriz. yerde kuzu misali yatan paranın algılanışı.

2. "temizinden bi' onluk, taş attım da kolum mu yoruldu" süreci. burda da, insan beyni, farkedilen paranın değişim değerini hesaplıyor.

3. "başka kimse gördü mü acaba lan?" süreci. evet, bu da vahşi doğada türler arasındaki rekabete benzer bi durum. parayı gören şahıs, anında para ve kendi etrafındaki kişileri kontrol eder.

4. "parayı çaktırmadan bir güzel paparazzi edeyim" süreci. bu süreçte, insanoğlunun beyniyle işi bitmiş, ayaklarını ve dudaklarını kullanmaya başlamıştır. bir taraftan ıslık çalarken, bir taraftan da, sanki kumsalda dolanan banu alkan misali parmaklarının ucuyla, merkezi para olan ve çapı gittikçe küçülen daireler çizer. en sonunda da parayı ayakabbıyla kapatır. bundan sonra, para onun mülkiyetinde. mülkiyet tabanında. mülkiyet yerlerde.

bundan sonrası, yani haydan gelen paranın huya doğru çizeceği istikamet, parayı bulan kişinin yaratıcılığına kalmış.

bu noktadan sonra ahmet çakar tavrı alıyorum, biraz açılın, tüpürük gelebilir.

bir, marx sana söylüyorum. adamsan çıkar konuşursun. üretim ilişkileri açısından nasıl değerlendireceksin bunu.

iki, adam smith. hani modern ekonominin kurucusu olarak atfedilen adam smith. sen şerefsizin önde gidenisin. bakın, şerefsiz demiyorum, şerefsizin önde gideni diyorum. serbest piyasaya nasıl dayandırabilirsin bu mutluluğu? "lözefe" miydi "le cola" mıydı neydi o prensibin adı?

üç, bendeniz ahmet çakar. (ahmet çakar'ın, özeleştiride kantarın topuzunu kaçırma sürecine bayılıyorum). ben ki götler ordusunun en önde bayrakla koşanıyım, ben o parayı nasıl kaybettim? lan olm, daha biraz önce cebimdeydi.

neyse son bir şiir ile bitirmek istiyorum:

para para para
ille de para para para
arap arap arap
tut kıs kıs kıs!

ayrıca bu postumuzda, en son tayland'da top koşturup, aids'ten dolayı hayata gözlerini yumarak, tayland'daki yaşamı ve ölümüne dair akıllarda hiç bir soru işareti bırakmayan rahmetli mususi'yi de anmış olduk.

Hiç yorum yok: