20 Ocak 2010 Çarşamba

istanbul da büyük aslında

"ankara çok büyük lan" başlıklı bilimsel dozu bir hayli yüksek yazımdan sonra, haftasonu gittiğim istanbul'un da hakkaten büyük oluşuyla ilgili bir yazı neşretmek istedim.

-babaanneye anlatır gibi-

ortasından deniz geçiyor gadasını aldığımın şehrinin nene, olacak iş değil. şileplerle, şimendiferlerle, şizofrenlerle ancak sağlanabiliyor şehiriçi ulaşım. sayın yetkili, 4 eşit parçaya böl şu şehri. sağ, sol, yukarı, aşağı istanbul koy isimlerini de. nedir bu hırs, nedir bu büyüklük kompleksi?

yedi tane tepe varmış memlekette. sonradan katılanlarla sen de düz hesap 10. allah göstermeye, şehrin öte yakasında anan baban öleyazsa, yetişemiyceksin. o kadar dağ tepe aşmak kolay mı?

her gidişimde daha bi soğurum istanbul'dan. soğuğu zaten öyle berbat, öyle nalet! adamı bi yandan yalayıp, bi yandan üflüyor gibi. ıslak ıslak üşüyorsun. ankara'ya indim, iliklerim ısındı. yalanım varsa melih gökçek ısıtsın beni (sıcak gülüşüyle)

bizde eryaman varsa, onlarda beylikdüzü var işte. bizde çinçin varsa orda tillahı var. bizde mogan gölü varsa onlarda marmara denizi var. bizde boklu ankara çayı varsa onlarda da haliç var... aynı aslında yani.

vapur on numara bişey ama. olsaydı ankaramızda da, her sabah binerdim. güvercinlere simit atardım.

daha anlatacak çok şey var aslında. dedim ya, çok büyük. lüzumsuz büyük lan. ne gereği var. inönü stadına gidip bağlılıklarımı bildirip geri dönmem 3 saatimi aldı. geri kalan her mahallenin, semtin zerrece lüzumu yok bence.

böyle işte babaanne, deli işi gökdelenler filan var. araç zibil, bina zibil, martı zibil.. ama insanı eksik işte.

2 yorum:

benjcev dedi ki...

hayır benim anlamadığım istanbul'da ne işin vardı ve bunu benden neden saklıyorsun?

akn dedi ki...

hayır benim anlamadığım, anam mısın babam mısın arkadaşım? bildiğim kadarıyla ikisi de değilsin. sana ne niye gittimse gittim! cümlenin sonuna da ünlem koydum ki sinirim iyce belli olsun.