12 Kasım 2010 Cuma

cennet ülkemizin derman bulmaz bir yarası: förstleydilerimizin çılgın giyim zevki ve toplumsal rüküşlük

lan şu şan ve şeref dolu öğrenim hayatım tek bir tez yazamadan bitip gitti ya, böyle her başlığım tez başlığı gibi olsun; hayatım dipnotlarla kaynakçalarla dolsun istiyorum. benimkisi de böyle bi merak işte...

söz konusu saygıdeğer förstleydilerimizin birer fotoğrafını koymak istemiyorum şuracığa. zaten herkesin belleğinde rengarenk bir sayfa vardır kendileriyle alâkalı.


işin türbanında filan da değilim. ama aga, ulan ben bile şu kısıtlı imkanlarım ve kısıtsız vücudumla (kısıtsız vücut: götü göbeği salmış adam vücudu) "hulen şu pantolonun altına bu ayakkabıyı giysem bi acayip olur mu ki, aha paçanın dekoltesinden renkli çorabım gözüktü" filan diye kendi kendime modasal ve estetiksel acılar çekerken; koskoca memleketin başkadınlarının böyle çılgınca ve umarsızca giyinebilmesi.. her şeyi boş verip kurban bayramında eşi dostu masmavi perdeye sarınarak yahut belden aşağısına pembe masa örtüsü dolayarak ziyaret edesim var. çılgınlığa bi katkım olsun.

bi dahaki seçimde benim tek kriterim budur hacı! eşi şık mı, en azından rüküş olmamaya çalışıyor mu? budur. misal cate blanchett'ın kocası "türkiye derler bi memleket varmış, ben oraya prime minister olmak istemek" dese, biricik oyum onundur! yoksa bu toplum komple bülent ersoy gibi giyinmeye başlar ki, kapıkule sınır kapısından koşarak geçer giderim yalnız ve rüküş ülkemden.

3 yorum:

türev dedi ki...

: )

Adsız dedi ki...

:(

Adsız dedi ki...

:S203'^^'!!+++%%&&/())==?