27 Ekim 2009 Salı

Haber bültenindeki konuğun sohbet sonrası akıbeti

Ben konuğa teşekkür edilip kemralar Uğur Dündar'a döndükten sonra bülteni boşlarım. Dinlemem. Aklım konuktadır. O anda kalkıp gider mi bu konuk, yoksa herhangi bir olay yerinde çekilmiş kamera görüntüleri ekranlarımıza yansıdığı esnada mı terkeder stüdyoyu? Uğur bir sonraki haber hakkında bilgi verirken benim gözüm ekranın sol tarafındadır, görmesem de konuğun hareketlerini tahmin etmeye çalışırım.

Benim hayalimdeki sohbeti bitmiş konuk önce yakasındaki mikrofonu söker, rejiye doğru bakar. Rejiden gelen "bir dakka arkadaşım" ifadeli el işaretiyle beraber beklemeye başlar. Sonra da kalkar gider. Aslında çok da komplike bir durum değilmiş, şu an için her şeyi kafamda bitirdim. Fakat göreceğim ilk konuklu haber bülteni için net bir şey söyleyemiyorum. Çocukluğumdan bu yana içimde taşıdığım bu merak, kendi kendime olayı izah etmekle, bu kadar basit bir şekilde sona eremez. Sırf karaktersizlik yaşamamak için konuğumuzun durumunu merak etmeye devam edeceğim.

1 yorum:

benjcev dedi ki...

ben konuk olsam, işim bitse bile hep otururdum orada. kovmaya çalışsalar "bırahın, burdan izlicem ben, buraahın laan" diyerek, masaya tutunur, direnirdim. direniş, ruhuma işlemiş bi' kere.

gerçi konuk olsam ne konuşcam, onu da bilmiyorum.