21 Ekim 2009 Çarşamba

dolmuş

ahh dolmuşlar... bizim dolmuşlarımız...dolmuştaki birtakım ayrıntılardan bahsetmek istedim bugün. siz de telefonla bağlanabilir, dolmuşta gördüğünüz ayrıntıları dinleyicilerimizle paylaşabilirsiniz. şöförün annesinin yanındaki çocuğa "oynama tesbihle, ananı skerim" olayını kendi başından geçmiş gibi anlatan ilk arkadaşa, soner arıca'nın aynı adı taşıyan bizzat kendisini veriyorum.


benim dolmuşlarda en çok sevdiğim detay, çok işlevsel aksesuarlardır. hem motor kapağı, hem kasa hem de koltuk görevi yapan, halk arasında muavin götlüğü olan yer misal. bir çok kez, yolcunun oraya oturup, son duraktan belediyenin kadrolu muavini olarak indiğini bilirim. ki bizzat ben bunu yaşadım dün. bir müddet sonra aklımda "sevene canım feda, sevmeyene elveda", "bir sana birde sabah uykusuna doyamadım" gibi cümleler dönmeye başladı. muavin dilbilgisiyle, de bağlacını da ayırmadım zihnimde. dolmuştan indiğimde, garip bir şekilde gömleğimin düğmeleri çözülmüş, bıyıklarım çıkmıştı. yere tüpürdüm. bunun gibi bir sürü aksesuar vardır. tavandaki kağıt mendillik, cama yapıştırılmış bozuk para kesesi, pilli vantilatör, vs.

diğer bir detay ise, ayakta duran insanların "şoför kardeş, sana karşı boynumuz kıldan ince" duruşudur. tavan yüksekliği 1.5m olduğu için, ülkedeki boyun fıtıklarının bir numaralı müsebbibi bu dolmuşlardır. tabi, 2 metre civarı olan dolmuşta "kaptan, yol ağzında silkele" diyen adamın pskolojisi, bu düşük tavanlı dolmuşlarda "bir maruzatım vardı şoför bey, müsait bir yerde, hani siz de uygun görürseniz, haddimize değil ama inmek istiyorum. ama tabi sizin takdiriniz"e dönüşebiliyor.

fizik kuralları işlemiyor bu dolmuşlarda. nasıl sıvılar ve gazlar bulundukları kabın şeklini alırsa, herhangi bir insan topluluğu da bulunduğu dolmuşun şeklini alabiliyor. mesela geçen gün, dolmuştan kalıp şeklinde inmiş ve dolmuş gibi yoldan giden 50 kişilik grup gördüm. dolmuşun tepesinden vurarak çıkarmışlar galiba bu insanları. ortada dolmuş kalmamış ama şoför hala "arkadan ücretini veremeyen, verip de üstünü alamayan, sevip de kavuşamayan var mı?" diye soruyordu.

bazı cümlelere karşı dolmuş şoförü kulağı hassasiyeti vardır bir de. ben o kadar motor gürültüsünde ne düşündüğümü bile anlayamıyorum, ama ne zaman bir teyze yarım ağızla "incek vaa" dese, şoför zart diye duyabiliyor. ben bunun deneyini yaptım. ilk durumda "şoför bey, hakkınızda ipne olduğunuz dedikoduları dolanıyor, sağda solda 4-5 zenciyle seviyesiz bir birliktelik yaşadığınız, seks fırsatları verdiğiniz söylentileri ayyuka çıkmış" diye söylendim. duymadı. fakat "müsait bir yerde ineyim" şeklinde düşünmeye başladığım an durdu ve indirdi. daha dillendirmemiştim bile.

şoförün müşteri memnuiyeti anketi, yolcuyla dikiz aynasında göz göze gelmektir. hayır adam sürekli yola bakmadan sürüyor, ona bile tamam ama, neden sürekli yoklama yapıyor anlamıyorum. bütün yolcularla sırayla gözgöze gelip "umarım birazdan yapacağım ani fren yedi ceddinizi skmez. affınıza sığınarak abanıyorum. hadi bisssmillaah" mı diyor.

son olarak da, şoförün korna çalarak, yoldaki insanları dolmuşuna binmeye ikna edebileceğini düşünmesi ne pis bi'şeydir. dün mesela, kaldırımdan yürürken bir dolmuş korna çalıp duruyordu. dolmuş kornasıyla yaşadığım diyalog.

+ dü dü dü düt! düt! (dolmuşumuz sular idaresine gidiyor)
- sağol kaptan benim için uygun değil.
+ düt düt dü dü düt! (binmediğine pişman olabilirsin)
- teşekkürler fakat oraya gitmeyeceğim.
+ düüüüüüt dü dü düt! düt düt! (çok özel fırsatlar, şok kampanyalar var. misal uniformalı öğrenciye 1 tl)
- ilgilenmiyorum.
+ dü düt! (kırılırım)
- ...
+ düt. (artık kısa kornalar çalıyorum)

döndüm baktım, şoför şebnem ferahmış.

Hiç yorum yok: