19 Haziran 2011 Pazar

Platon

( Üç noktaya kadar daktilo sesi eşliğinde oku evladım )Tarih 23 Ağustos 2010 delüğanlı kuzenleriyle denizin kumun değilde deniz kenarında biranın tadını çıkarmayı amaçlayarak şezlonga kaseyi koymuş düşleme eylemindedir olacaklardan habersiz... Fon müziğimiz ( Franz Amca ) herşey güzeldir hatta amele yanıkları bile ortamı tamamlamaktadır,bi taraftan piizlenirken diğer taraftan kuzenin badi badi yürüyen kızının hareketleri hayranlıkla izlenmektedir,battal boy kova kürek olsa kum mu bırakırım la ben burda diye söylenerekten koca bi yudum daha alınır,sıcaktada kafayı iyi yükseltmektedir bu zıkkım derken bizim ufaklığın yanına bi bıdık müteahhit yanaşır pembe kum aletleriyle,bir iki oynaştıktan sora arsa paylaşımı olsa gerek ayrılırlar ve başlarlar temel atmaya.İki dünya tatlısı ayrı ayrı analiz edilirken diğer ufaklığın yanında bi huri beliriverir ansızın ve çocuktur,inşaattır kalmaz beyinde resmen mavi ekranı yemiştir fındık bellek.Arkadaş bu öyle bi güzelliktir ki minimum 26 senede bir görülmektedir dersin,alnında nokta nokta ter peydaholur da o etiketini soyduğun zıkkıma dönersin,kalp ritmi parabolik hızlanmaktadır ve o an gelir ki iki çift göz aynı düzlemde buluşur ve ince bir buse buna eşlik eder, sana o anki hissi anlatayım mı teyze oğlu,o his mahalle maçında adam kıtlığında takıma aldığın ve pis burun şutuyla döşünü hedefleyen,nefesini kesen ve hay emenike dedirten andan farklı değildir.İşte rüya tam burda başlar emmoğlu,doldur sen şunu iki de buz at ben anlatmaya devam ediyom.İkametler arası mesafe takribi 62,14 mil,yaş farkı da 5-6 civarıdır,er kişi büyüktür,uzaktır ama dert etmemektedir durumu,ilk çeptırlar ısınma turlarıdır,tanıma aşaması,mahalleden fazla uzaklaşmadan gezerler,havanın denizin falan değil sadece birbirlerinin tadını çıkarırlar,bizim oğlan doyamamaktadır kıza,bıraksan saatlerce günlerce şo şekildeki gibi o boncuk gözlerini seyredecektir (melülll) . Delüğanlı bazen sadece al yanaktan almaya teper o yolu 1-2 dakikalığına,aynı oksijeni paylaşmak için,hemen geri döner,yoğundur o aralar donkişot.Tüm iş karmaşası biter askerliği aradan çıkarayım ya le der bizim devre,Ankara çıkar bizimkine,herkes sevinmektedir,kısa dönem arkadaş hariç,bilir zorlu geçeceğini,düşündüğü de olur hani.Manga kıdemlisi yaparlar coniyi,bilir bir aşkın onu beklediğini ve ruh sağlığı gayet yerindedir (Tankçıııı) . Askerlik biter cep telefonunu bıraktığı yerden alır 5 ay 5 gün sonra,telefonu açtığında o taptığı güzelliği görür karşısında ve yine nefesi kesilir sanal sanal (ohsss) . Bizim çavuş 1-2 saat sonra İzmire inmiştir,2 saat rötarlı söylemiştir zamanı eve,kordonda harcamak istemektedir o vakti,oturur denize dalar gözleri,o deniz onu yarine bağlamaktadır en efil efilinden.O pamuk ellere tekrar dokunmak için sabırsızlanmaktadır sörcınt romeo.Eski günlere dönerler,hatun kişinin okulundan bahsederler bir gün,diğer gün konuşmazlar sadece içkilerini yudumlarlar,başka bir gün de sinemaya giderler ama bizim delüğanlı mekanı özellikle araştırır gitmeden,kızın aklında yanlış şeylerin uyanmaması için en kalabalık seansa ve koltukların arasındaki kolların kalkmadığı salonu seçer,aga şurda benim caaralardan bi tane yakıp uzatsana,eyw pamps.Neyse devam edelim,bizim genç tüm saflığıyla sevmektedir kızı,dokunsa kırılacak gibi davranmakta,her şeyi yavaş yavaş tadını çıkara çıkara yaşamak istemektedir,artık kalan ömrü aşkının 2 dudağı arasından çıkacaklara bağlanmıştır,bağyan kişi forum bornova'da şu süs havuzunda boy ver dese kolluklarını şişirip atlayacaktır tereddüt etmeden,o derece pis sevmektedir genç.Gittiği heryerde aldığı her nefeste sevgilisi vardır artık, hergün bir öncekini tamamlamakta ve daha da güzel geçmektedir,eleman kıza küçük süprüzler yapmaktadır (tataaaa) , prenses ise akikiki kiriki diye gülmekte ve hoşuna gittiğini hayvanlar gibi belli etmektedir ve bu da elemanımızın yüzünde belli belirsiz bir tebessüme sebebiyet vermektedir (ihiiii) . Böylelikle aylar geçer delikanlı 23 Ağustos 2010u düşünür ve aylarca içini kemiren o kelimeyi belli belirsiz bir sesle fısıldar son yudumunu alıp,KEŞKE der.Keşke o gün iki kelam edip yüreğimdeki bu pişmanlığı iyi ya da kötü sonlandırsaydım da bunca hayalin "acaba boşuna mı" dedirtmesine seyirci kalmasaydım.İlk defa oluyo la bu bana,nedeni nedir diye kendimi yiyip bitirdim,yaşanmamışlık mı,yoksa benim salaklığım mı?Düşünürüm arada,tekrar çıksan karşıma diye,ama yine konuşamamki,ızdıraboldun bana ya,tanısan sen de severdin beni,benimki gibi sayko bi sevgi olmazdı muhtemelen ama bir gün karşılaşıcaz seninle,kararlıyım,işte o an ya bitecek ya tekrar başlayacak,bulacam seni deli gız...

4 yorum:

Habp dedi ki...

Hacı sonunu okumadan önce az kalsın sövüyordum. bizden habarsız neler yapmış diye :) tamam tamam az kalsın falan değil bildiğin sövdüm.

Seviyosan git bi konuş bence...

türev dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
bonaventure dedi ki...

tank işi sıkıntı aga.

Adsız dedi ki...

angara etimesgut sıkıntı aga, adamın dötünden şırıngaylan kan alıyorlar orda.